Kategoriler
Harvard Obezite Serisi Obezite Araştırmaları

Açlık ile Sağlıklı Yaşlanma ve Uzun Ömür

Açlık ve oruç tutmanın sağlık üzerine olumlu birçok etkisinin olduğu yapılan araştırmalarda gözlemlenmekteydi fakat bunun hangi mekanizma ile oluştuğu tam saptanamamıştı. Bu Harvard araştırması, açlık (oruç) ve diyet kısıtlamasının mekanizmasını anlamamıza yardımcı oluyor.

Harvard çalışması, aralıklı açlık ve manipüle mitokondriyel ağların yaşam süresini nasıl artırabileceğini gösteriyor.

Harvard T.H Chan Halk Sağlığı Okulu tarafından yapılan yeni araştırmalara göre, hücrelerde mitokondriyal ağların manipülasyonu – ya diyet kısıtlaması ya da onu taklit eden genetik manipülasyon – yaşam ömrünü uzatabilir ve sağlığı teşvik edebilir.

26 Ekim’de çevrimiçi olarak Cell Metabolism dergisinde yayınlanan çalışma, hücrelerin yaşlanmaya ve yaşla ilişkili hastalığa yol açan enerjiyi zamanla işleyebilme kabiliyetini öngören temel biyolojiye ışık tutuyor ve oruç tutma süreleri gibi teşebbüslerin sağlıklı yaşlanmayı nasıl teşvik edilebileceğini açıklıyor.

Hücrelerdeki enerji üreten yapılar olarak tanımlanan mitokondri, enerji talebine göre şekli dinamik olarak değiştiren ağlarda bulunur. Bunu yapma kapasiteleri yaşla birlikte azalır, ancak bunun metabolizma ve hücresel fonksiyon üzerindeki etkisi henüz net değildir. Bu çalışmada araştırmacılar, mitokondriyal ağların şekillerindeki dinamik değişiklikler ile uzun ömürlülük arasında nedensel bir bağlantı göstermiştir.

Açlık ve orucun solucanlardaki etkisi

Bilim adamları sadece iki hafta yaşayan C. elegans’i (nematod solucanları) kullandılar ve böylece laboratuvarda gerçek zamanlı olarak yaşlanmanın incelenmesini sağladılar. Hücreler içindeki mitokondriyal ağlar, genellikle kaynaşmış ve parçalanmış durumlar arasında geçiş yapar. Araştırmacılar solucanların diyetini kısıtlamanın veya AMP ile aktive protein kinaz (AMPK) adı verilen bir enerjiyi algılayan proteinin genetik manipülasyonu yoluyla diyet kısıtlamasını taklit etmesinin mitokondriyal ağları kaynaşmış veya “genç” bir halde koruduğunu buldu. Buna ek olarak, bu genç ağların, yağ metabolizmasını modüle etmek için peroksizomlar adı verilen organellerle iletişim kurarak yaşam süresini uzattığını keşfettiler.

Araştırmanın baş editörü olan ve Harvard Chan Okulu’nda araştırma yaparken şu an Astex İlaç firmasında araştırma görevlisi olarak çalışan Heather Weir, “Diyet kısıtlaması ve aralıklı oruç tutma gibi düşük enerjili koşullarının daha önce sağlıklı yaşlanmayı teşvik ettiği gösterildi. Bu durumun nedenini anlamak, faydaları terapötik (tedavi edici) olarak uygulayabilmek için önemli bir adım.” dedi. “Bulgularımız, yaşlandıkça yaşla ilişkili hastalıkların gelişme olasılığını azaltacak terapötik stratejiler arayışında yeni yollar açıyor.”

Harvard Chan Okulu genetik ve kompleks hastalıklar profesörü ve araştırmanın kıdemli yazarı William Mair; “Geçmişteki çalışmalar, aralıklı orucun yaşlanmayı nasıl yavaşlattığını gösterse de, temel biyolojiyi ancak şimdi anlamaya başladık.” dedi.

“Çalışmalarımız, mitokondri ağlarının esnekliğinin oruç tutmanın faydaları açısından ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Mitokondriyi tek bir durumda kilitlersek, oruç tutma veya beslenme kısıtlamasının uzun ömür üzerindeki etkilerini tamamen engelleriz.”

Araştırmacılar için bir sonraki adım, mitokondriyal ağların rolünün test edilmesi de dâhil olmak üzere, memelilerde oruç etkisi ve mitokondriyal esneklikteki bozuklukların, obezite ve yaşla ilişkili hastalıklar için artan risk arasındaki ilişkiyi açıklayıp açıklayamayacağının değerlendirilmesidir.

Kaynak: 

https://news.harvard.edu/gazette/story/2017/11/intermittent-fasting-may-be-center-of-increasing-lifespan/

Kategoriler
Harvard Obezite Serisi

Obezitenin Sağlık Açısından Riskleri

Kilo problemleri vücut ve zihin üzerinde ağır etkiler yaratıyor. Obezitenin sağlık açısından risklerini detaylı bir biçimde açıklamaya çalışan bu yazıyı incelemenizde fayda bulunmaktadır.

Eski görüşlere göre vücudun her parçası, uyluk kemiği diz kemiğine, diz kemiğinden bacak kemiğine ve devamı gibi bir sonraki kısımla birbirine bağlı olarak şekillenir. Fakat bir vücut parçası -ağırlık- neredeyse diğer tüm parçaların hemen hemen hepsine bağlıdır. Sağlıklı ve dengeli bir ağırlık, kemiklerin, kasların, kalbin ve diğer organların parçalarını düzgün ve verimli bir şekilde oynatmalarını sağlar.

Aşırı kilo, özellikle obezite, üreme ve solunum fonksiyonlarından hafıza ve ruh haline kadar, neredeyse her açıdan, sağlık üzerinde olumsuz etkileri bulunur.  Obezite, diyabet, kalp hastalığı ve bazı kanser türleri gibi güçsüzleştiren ve ölümcül hastalık riskini arttırır.   Çeşitli yollarla gerçekleşen bu durumun kimi riskleri aşırı kilonun neden olduğu ekstra yükü taşımanın verdiği mekanik stres kadar basit olurken, bazıları ise hormonlar ve metabolizmadaki karmaşık değişiklikleri içerir. Obezite yaşam kalitesini ve süresini azaltır, diğer yandan bireysel, ulusal ve uluslararası sağlık maliyetlerini arttırır. Bu noktada, iyi haber, kilo kaybı ile obezitenin neden olduğu bazı sağlık riskleri azaltılabilir. Obez kişilerde, vücut ağırlığından 5 ile 10 kilo arası bir kayıp, hiçbir zaman ideal kilo değerine ulaşamasalar ve hayatlarının ileri dönemlerinde kilo vermeye başlamış olsalar bile, sağlık açısından önemli yararlar sağlayacaktır.

Obezitenin çeşitli hastalıkların üzerindeki etkisini detaylandıran pek çok kitap yazılmıştır. Bu kaynaklar doğrultusunda, bu makalede obezite ve yetişkin sağlığı arasındaki ilişki özetlenmektedir.

Obezite ve Diyabet (Şeker Hastalığı)

Vücut ağırlığından en fazla etkilenen durum tip 2 diyabet hastalığıdır. 114.000 orta yaş kadının 14 yıl boyunca takip edildiği bir araştırmaya göre, çalışmanın başında, vücut kitle indeksi (BMI) 35 ve üzeri kadınlarda diyabet oluşma riskinin, 22 veya daha az BMI değerine sahip kadınlara göre, 93 kez daha fazla olduğu görülmüştür. Diğer yandan,  kadınların, vücut kitle indeksi sağlıklı değer aralığında olsa bile, yetişkinlik dönemindeki kilo alımları da yine şeker hastalığı riskini arttırmaktadır. Erkeklerin sağlığı üzerine çalışmalar yürüten HSPF araştırmalarında da bu durumla ilgili benzer bir ilişki gözlemlenmiştir.

Son zamanlarda, araştırmacılar ağırlık ile ilgili hastalıklar hakkındaki 89 araştırmanın sistematik bir incelemesini gerçekleştirdiler ve daha sonra verilerin istatistiksel özetini veya meta-analizini yaptılar. Diyabet riski, çalışmalar sonucu kilo ile ilişkili 18 hastalık listesinin başında yer aldı. Buna göre, normal ağırlık aralığında (BMI 25’den düşük) erkek ve kadınlarla karşılaştırıldığında, BMI değeri 30 veya daha yüksek olan erkeklerde tip 2 diyabet gelişme riski yedi kat daha yüksek olurken, aynı durumda olan kadınlar 12 kat daha yüksek risk taşıyordu.

Yağ hücreleri, özellikle bel çevresinde biriken yağlar, iltihaplanmayı tetikleyen hormonlar ve diğer maddeleri salgılar. İltihaplanma, bağışıklık sisteminin ve iyileşme sürecinin önemli bir bileşeniyse de, uygun olmayan iltihap, çeşitli sağlık problemlerine neden olur. İltihaplanma, vücudu insüline karşı daha az duyarlı hale getirebilir ve vücudun yağ ve karbonhidratları metabolize etme biçimini değiştirerek daha yüksek kan şekeri seviyesine ve en sonunda diyabet ve birçok komplikasyonuna yol açabilir. Bazı büyük araştırmalar, makul düzeyde kilo kaybının, yüksek risk altındaki kişilerde diyabetin başlamasını önleyebileceğini veya ertelemesinin mümkün olduğunu göstermiştir.

Obezite ve Kardiyovasküler Hastalıklar

Vücut ağırlığı, çeşitli kardiyovasküler risk faktörleriyle doğrudan ilişkilidir. BMI arttıkça tansiyon, düşük yoğunluklu lipoprotein, kolesterol, trigliserit, kan şekeri ve iltihaplanma da artar.
Bu değişiklikler, koroner kalp hastalığı, inme ve kardiyovasküler ölüm riskinde artışa neden olur.

  • Obezite ve Koroner Arter Hastalığı: Birçok çalışma, aşırı vücut ağırlığı ile koroner arter hastalığı arasında doğrudan bir ilişki olduğunu göstermektedir. BMI- CAD İşbirliği araştırmacıları tarafından yapılan ve 16 yıl boyunca 300.000’den fazla katılımcının izlendiği 21 uzun vadeli çalışma, aşırı kilolu katılımcılarda, normal kiloda olanlara kıyasla, koroner arter hastalığı riskinin %32 daha yüksek olduğunu göstermiştir. Obez bireylerde ise bu durum %81’lere kadar çıkmıştır. Kan basıncı ve kolesterol düzeyleri için yapılan düzeltme, risk tahminlerini hafifçe düşürse de, obezite açısından son derece önemli bir seviyede kalmıştır. Araştırmacılar, fazla kilonun kan basıncına ve kan kolesterolüne etkisi doğrultusunda, obezite ile ilişkili yüksek koroner kalp hastalığı riskinin yalnızca yaklaşık yarısını oluşturduğunu tahmin etmektedir.
  • Obezite ve İnme: İskemik (pıhtıya bağlı) inme ve koroner arter hastalığı, pek çok aynı hastalık sürecini ve risk faktörlerini paylaşmaktadır. 3 milyon katılımcıyla gerçekleştirilen 25 prospektif topluluk araştırmasının verisel analizleri, aşırı kilo ve inme riski arasında doğrudan, derecelendirilmiş bir ilişki ortaya koymuştur. Aşırı kilo, iskemik inme riskini yüzde 22 artırırken, obezite ile bu artış yüzde 64 olmuştur. Bununla birlikte aşırı kilo veya obezite ile hemorajik (kanama nedenli) inme arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. İstatistiksel olarak kan basıncını, kolesterolü ve diyabeti baz alarak tekrarlanan bir analiz, bu faktörlerin inme üzerine obezitenin etkisine aracılık ettiğini düşündürerek ilişkileri zayıflatmıştır.
  • Obezite ve Kardiyovasküler Ölüm: Amerika ve diğer ülkelerden alınan, çeşitli ırk ve etnik kökene sahip örnek grupların oluşturduğu 390.000 kadın ve erkeğin yer alığı 26 gözlemsel çalışmaya ait veriler, obezite ve kardiyovasküler ölüm arasında anlamlı bir ilişki saptamıştır. BMI’si 30 ya da daha yüksek olan kadınlarda, normal aralıkta BMI değerine (18,5 – 24,9) sahip olan kadınlara göre kardiyovasküler ölüm riski % 62 ve herhangi bir kardiyovasküler hastalıktan erken ölme riski % 53 daha yüksek olarak ölçülmüştür. BMI’si 30 ya da daha yüksek olan erkekler benzer biçimde artmış risklere sahip oldukları görülmüştür.

Vücut ağırlığının yüzde 5 ila 10’u arasında kilo kaybı, kan basıncını, LDL kolesterolü ve trigliseridleri düşürebilir ve diğer kardiyovasküler risk faktörlerini iyileştirebilir.

Obezite ve Kanser

Obezite ve kanser arasındaki ilişki diyabet e kardiyovasküler hastalıklar kadar net değildir. Bunun nedeni, kısmen, kanserin tek bir hastalık değil, bireysel hastalıkların toplamı oluşudur. 2007’de Dünya Kanser Araştırma Fonu ve Amerikan Kanser Araştırmaları Derneği uzmanlarının yer aldığı panelde, obezite ile pankreas, kolon ve rektum kanseri, göğüs, endometrum ve böbrek kanseri arasında olası bir ilişki olduğuna dair inandırıcı kanıtlarda söz edilmiştir. Abdominal obezite ve yetişkinlik dönemindeki kilo artışının da birkaç kanser ile bağlantı olduğu iddia edilmiştir. Sonradan yapılan araştırma ve meta analizleri, obezitenin bu kanser türleri ile arasında doğrudan bir ilişki olduğunu doğrulamıştır.  Sevindirici olan, en son yapılan sağlık araştırmasında hiç hormon replasman tedavisi kullanmamış ve menopozdan sonra kilo vermekte olan kilolu kadınlar için, menopoz sonrası kanser riskinin yarı yarıya azalacağının tespit edilmiş olmasıdır.

Obezite Depresyon ve Yaşam Kalitesi

Obezite ve depresyonda görülen yüksek oranlar ve bunların kardiyovasküler hastalıklarla olan bireysel bağlantıları, araştırmacıları, kilo ve ruh hali arasındaki ilişkiyi incelemek konusunda harekete geçirmiştir. Yapılan 17 kesit çalışma analizleri sonucu obez bireylerin, sağlıklı kiloya sahip bireylere göre depresyona yakalanma eğiliminin daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Analizler, obezite ve ruh halini göz önünde bulundursa da, diğer yandan araştırmacılar, ”obezite depresyonu arttırır ya da depresyon obezite riskini arttırır” şeklinde bir genelleme yapılamamıştır. Yeni bulgular, obezite ve depresyon arasındaki ilişkinin çift yönlü olduğunu iddia etmektedir. 58 yıl boyunca 58.000 katılımcının izlendiği uzun süreli 15 araştırma analizleri, çalışmanın başlangıcında obez olan kişilerin takip dönemi sonunda depresyona yakalanma  riskinin  yüzde 55 daha yüksek,, araştırmanın başında depresyon geçirenlerin obez olma riski yüzde 58 daha yüksek olarak gözlemlenmiştir.

Henüz obezite ve depresyon arasındaki biyolojik ilişki kesin olarak tanımlanmış olmasa da, olası mekanizmalar iltihaplanma aktivasyonu, hipotalamik-pitüiter-adrenal eksende değişiklikler, insülin direnci ve sosyal ve kültürel faktörleri içermektedir. Obezitenin diyabet ya da depresyon gibi spesifik sağlık sonuçları üzerindeki etkileri üzerine yapılan araştırmalar, obezitenin sağlık ve refah üzerindeki etkisinin tam görüntüsünü sağlar. Sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi obezitenin (veya herhangi bir diğer durumun) fiziksel, psikolojik ve sosyal işlevselliği üzerindeki etkisini bütünleştirir. Erişkinler üzerinde yapıla 31 çalışmada, obezitenin, kişilerin mutluluk hormonu seviyesi ve bu doğrultuda depresyonla büyük ölçüde ilişkili olduğu görülmüştür. Araştırmacılar çocuk ve ergenlerde de benzer bir ilişkinin olduğunu saptamıştır.

Obezite ve Üreme

Obezite cinsel aktivitelerden gebeliğe, üreme fonksiyonlarını çeşitli açılardan etkilemektedir. Kadınlarda obezite ile infertilite arasındaki ilişki, özellikle de yumurtalık infertilitesi, klasik bir U şeklindeki eğri ile gösterilir. Yapılan bir araştırmada BMI oranı 20 -24 arası kadınlarda infertilite riski düşükken, BMI seviyesinin 25 üstüne çıkması ile riskin arttığı gözlenmiştir. Bu araştırma, yumurtalık infertilitesinin obezite sonucu tetiklendiği görüşünü savunmuştur. Obezite, gebelik sürecinde erken ya da geç düşük, gebelik diyabeti, gebelik zehirlenmesi ve doğum sırası komplikasyon risklerini arttırmaktadır. Ayrıca, obezite, çocuğun doğum anomalileri ile doğmasına da eden olabilir. Yapılan bir çalışma, ufak ta olsa kilo kaybının kadınlara doğurganlığı arttırdığını ileri sürmüştür.

Obezitenin erkek üremesi üzerindeki etkisi daha az belirgindir. Yapılan bir araştırmada normal kilodaki erkeklere göre, obez erkeklerde düşük sperm sayısı ve yetersiz sperm hareketliliği riskinin daha fazla olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Diğer yandan bu araştırmaya karşılık yapılan bir diğer çalışma obezitenin üreme hormonları üzerinde çok etkili olmadığı, etkinin ancak BMI değerinin 35 üstü olduğu durumlarda ortaya çıktığı savunulmuştur.

Obezite cinsel fonksiyonları da etkileyebilmektedir. Sağlık uzmanlarınca bu yönde yapılan çalışmalarda, BMI artışının normal seviyenin üzerinde olmasının erektil disfonksiyona neden olduğu ve artı değerine göre riskin arttığı öne sürülmüştür. Kilo kaybı erektil fonksiyonun sürdürülmesinde hafif yardımcı olur. Obezite ve cinsel fonksiyonlar arasındaki ilişki, kadınlarda çok net olmamakla birlikte, orgazm ve tatmin düzeyleri açısından yetersizlik ve isteksizlik durumlarının ortaya çıkabileceği bulgular arasında yer almaktadır.

Obezite ve Akciğer/Solunum Fonksiyonu Hastalıkları

Aşırı kilo mekanik ve metabolik yollarla solunum fonksiyonlarını bozmaktadır. Örneğin, karın bölgesinde yağ birikmesi diyaframın inişini sınırlar ve akciğerlerin genişlemesi söz konusu olurken, iç organ yağının birikimi göğüs duvarının esnekliğini, özsuyun solunum kas gücünü ve akciğerlerdeki dar solunum yollarını azaltabilir. Obeziteye eşlik eden düşük dereceli iltihaplanma durumu doğrultusunda üretilen sitokinler de akciğer fonksiyonunu engelleyebilir.

Astım ve obstrüktif uyku apnesi, obezite ile ilişkili olan iki ortak solunum yolu hastalığıdır. 333.000 deneğin kullanıldığı 7 prospektif çalışmada yapılan meta analizleri sonucu, obezitenin hem erkeklerde hem de kadınlarda astım riskini yüzde 50 oranında arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Obezite, aynı zamanda, ortalama her beş yetişkinden birini etkilediği tahmin edilen obstrüktif uyku apnesinde büyük ölçüde tetikleyicileri arasında yer almakta olup, her 15 yetişkinden birinde orta ya da şiddetli seviyede obstrüktif uyku apnesi görülmektedir. Bu durum, gün iç uyku hali, kazalar, yüksek tansiyon, kardiyovasküler hastalıklar ve erken ölüm ile ilişkilidir. Obstrüktif uyku apnesi hastalarının %50 – %75 arası obezdir. Klinik araştırmalar, hafif kilo kaybının uyku apnesi tedavisinde yardımcı olabileceğini öne sürmektedir.

Obezite – Hafıza ve Zihinsel İşlevler

Alzheimer hastalığı ve bunama, nüfusu olumsuz etkileyen ve yaşam kalitesini büyük ölçüde düşüren ciddi akıl durumlarıdır. Bu hastalıklar Amerika’da pek çoğu 65 ve 65 yaş üstü olan 7,5 milyondan fazla insanı etkilerken, Alzheimer hastalığının tahmini görüme riski erkeklerde yüzde 9,1 ve kadınlarda yüzde 17,2 olmaktadır. Vücut ağırlığı Alzheimer hastalığı ve bunama açısından potansiyel değiştirilebilir bir risk faktörüdür.

Yaklaşık 42.000 deneğin 3 ila 36 yıl arası takip edilmesiyle gerçekleştirilen olası topluluk araştırmasının meta analizi, BMI ve Alzheimer hastalığı arasında U şeklinde bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur.    Normal kilo seviyesi ile karşılaştırıldığında, aşırı kilolu olma durumu Alzheimer hastalığı ile ilgili %36 daha yüksek risk ilişkisine ulaşılırken, obez kişilerde bu risk %42 olarak ölçülmüştür. Uzun süre takip edilen araştırmalarda, ilişkilerin çok daha güçlü olduğu görülmüştür. Daha yeni yapılan bir meta-analiz, obezite ile Alzheimer hastalığı arasında benzer şekilde güçlü bir ilişki olduğunu göstermiştir.

Obezite ve Kas-İskelet Bozuklukları

Aşırı kilo, kemik, kas ve eklemlere mekanik ve metabolik yük oluşturmaktadır. Amerika’da tahmini 46 milyon yetişkine (yaklaşık 5 kişiden biri) doktor raporuyla eklem iltihabı (arterit) teşhisi konulmuştur. Diz ve kalça osteoartrit hem obezite, hem de obez hastalarda gerçekleştiren eklem protez ameliyatlarının üçte birine karşılık gelmektedir. Obezite, aynı zamanda sırt ağrısı, alt bacak ağrısı ve kas ve iskelet sistemi rahatsızlıklarına bağlı hareket ağrıları riskini arttırmaktadır.

Obezite ve Diğer Durumlar

Bir dizi ilave sağlık sorunu aşırı kilo ile ilişkilendirilmiştir. Bu durumlar, erkek ve kadınlarda safra taşlarının büyümesi, gut, kronik böbrek hastalığı ve nonalkolik karaciğer yağlanmasıdır.

Obezite ve Ölüm Oranı

Obezitenin sağlık üzerindeki çok yönlü olumsuz etkileri göz önüne alındığında, bu durumun ölüm yaşını, diğer bir deyişle erken ölüm oranının arttırdığını söylemek mümkün olmaktadır. Bununla birlikte, obezitenin erken ölüm üzerindeki katkısı üzerine yapılan çalışmalarda metodolojik problemler ve tartışmalar söz konusudur.

Araştırmacıların üstesinden gelmek zorunda olduğu en büyük iki problem, ters nedensellik ile ilişkili olup, düşük vücut ağırlığı çoğu zaman bunun bir nedeni olmaktan ziyade, kronik hastalıkların ve sigara içmenin etkisidir. Vücut kitle indeksi (BMI) 25 altı olan kişiler, sağlıklı bireylerle, kanser ya da tanısı konmuş ya da konmamış diğer bir hastalıktan dolayı, kilo kaybı yaşayan bireylerin toplamını oluşturmaktadır. Sigara içmek bu konuyu daha da karmaşık hale getirmektedir, çünkü sigara içenler içmeyenlere göre daha az kilo almaya eğilimlidir.  Ters nedensellik ve sigara tüketiminin olumsuz etkilerinin tam olarak hesaplanamaması durumunda, zayıf bireyler arasındaki ölüm oranları daha yüksek görünürken, aşırı kilolu ve obez kişilerdeki bu oranda düşüş ortaya çıkacaktır. NHNES tarafından yapılan ve aşırı obezite ilişkili ölüm sayısının, nispeten daha düşük olduğuna yönelik tahminler yapan bir araştırma verilerinde bu sorunla karşılaşılmıştır. NHANES verilerini dikkatli incelenmesi sonucu, istatiksel önyargıların düzeltilmesinin, obeziteyle ilişkili ölü sayısı tahminlerini arttırdığı görülmüştür.

Ters nedensellik ve sigara içimi konusunda daha kesin ve doğru ölçümleri yapıldığı sonraki araştırmalardan elde edilen bulgular, kilo artışının kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve diğer nedenlere bağlı ölüm riskini arttırdığını ortaya koymaktadır. Bir milyon kişilik bir araştırma grubunda araştırmacılar, başlangıçta analizlerini sadece sigara içmeyen sağlıklı bireylerle sınırlandırmıştır. BMI değerinin erkekler içi 23.5 – 24-9 ve kadınlarda 22 -23.4 aralığı belirlen değerin üstüne çıkması doğrultusunda, Kardiyovasküler hastalıklar, kanser ya da diğer nedenlere bağlı ölüm riskinin arttığı gözlemlenmiştir.

Vücut ağırlığı ve ölüm oranı arasında benzer bir ilişki, beş tahminse topluluk çalışmasının kontrolü analizleri ve Ulusal Sağlık Statüsü / AARP tarafından 500.000 den fazla erkek ve kadında yapılan olasılık araştırmasında gözlemlenmiştir.

Obezite, yaşam süresini kısaltma durumundan diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi kronik rahatsızlıklara, cinsel fonksiyon, nefes alma, ruh hali ve sosyal etkileşimlere kadar sağlığın hemen her yönü üzerinde olumsuz etkilerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Obezite kalıcı bir durum olmak zorunda değildir. Diyet, egzersiz, ilaçlar ve hatta ameliyat kilo kaybetmeyi sağlayabilir. Obezitenin önlenmesi açısından erken yaştan başlayarak alınacak önlemler, hem bireysel hem de toplumsal sağlığı büyük ölçüde iyileştirirken, acıları azaltabilir ve her yıl sağlık giderlerinde milyarlarca dolar tasarruf edilebilir.

Referanslar

  1.  National Heart, Lung, and Blood Institute. Clinical Guidelines on the Identification, Evaluation, and Treatment of Overweight and Obesity in Adults. (Yetişkinlerde Şişmanlık ve Obezitenin Belirlenmesi, Değerlendirilmesi ve Tedavisine İlişkin Klinik Kılavuzlar) 2002. Accessed January 25, 2012.
  2. Colditz GA, Willett WC, Rotnitzky A, Manson JE. Weight gain as a risk factor for clinical diabetes mellitus in women. (Kadınlarda klinik diyabet için risk faktörü olarak kilo artışı) Ann Intern Med. 1995; 122:4816.
  3. Koh-Banerjee P, Wang Y, Hu FB, Spiegelman D, Willett WC, Rimm EB. Changes in body weight and body fat distribution as risk factors for clinical diabetes in US men. (ABD’li erkeklerde klinik diyabet için risk faktörleri olarak vücut ağırlığı ve vücut yağ dağılımındaki değişiklikler.) Am J Epidemiol. 2004; 159:11509
  4. Guh DP, Zhang W, Bansback N, Amarsi Z, Birmingham CL, Anis AH. The incidence of co-morbidities related to obesity and overweight: a systematic review and meta-analysis. (Obezite ve şişmanlığa eşlik eden hastalıkların etkileri: Sistematik gözden geçirme ve veri analizleri) BMC Public Health. 2009; 9:88.
  5. Rocha VZ, Libby P. Obesity, inflammation, and atherosclerosis. (Obezite, inflamasyon ve ateroskleroz) Nat Rev Cardiol. 2009; 6:399409.
  6. Knowler WC, Barrett-Connor E, Fowler SE, et al. Reduction in the incidence of type 2 diabetes with lifestyle intervention or metformin. (Yaşam tarzı müdahalesi veya metformin ile tip 2 diyabet etki alanında azalma) N Engl J Med. 2002; 346:393403.
  7. Li G, Zhang P, Wang J, et al. The long-term effect of lifestyle interventions to prevent diabetes in the China Da Qing Diabetes Prevention Study: a 20-year follow-up study. (Çin Da Qing Diyabet Önleme çalışmasında şeker hastalığını önlemeye yönelik yaşam tarzı müdahalelerinin uzun vadeli etkisi: 20 yıllık bir takip çalışması). Lancet. 2008; 371:17839.
  8. Tuomilehto J, Lindstrom J, Eriksson JG, et al. Prevention of type 2 diabetes mellitus by changes in lifestyle among subjects with impaired glucose tolerance. (Glukoz tolerans bozukluğu olan kişiler arasında yaşam tarzındaki değişikliklerle tip 2 diyabetin önlenmesi.) N Engl J Med. 2001; 344:134350.
  9. Bogers RP, Bemelmans WJ, Hoogenveen RT, et al. Association of overweight with increased risk of coronary heart disease partly independent of blood pressure and cholesterol levels: a meta-analysis of 21 cohort studies including more than 300,000 persons. (Kan basıncı ve kolesterol düzeylerinden kısmen bağımsız olarak koroner kalp hastalığı riski ve aşırı kilo ilişkisi: 300.000’den fazla katılımcı içeren 21 topluluk çalışmasına dair veri analizleri) Arch Intern Med. 2007; 167:17208.
  10. Strazzullo P, DElia L, Cairella G, Garbagnati F, Cappuccio FP, Scalfi L. Excess body weight and incidence of stroke: meta-analysis of prospective studies with 2 million participants. (Aşırı vücut ağırlığı ve inme oranı: 2 milyon katılımcıyla prospektif çalışmaların meta-analizi.) Stroke. 2010; 41:e41826.
  11. McGee DL. Body mass index and mortality: a meta-analysis based on person-level data from twenty-six observational studies.( Vücut kitle indeksi ve mortalite: 26 gözlemsel çalışmadan elde edilen kişi bazlı verilere dayanan bir meta-analiz.) Ann Epidemiol. 2005; 15:8797.
  12. Wing RR. Long-term effects of a lifestyle intervention on weight and cardiovascular risk factors in individuals with type 2 diabetes mellitus: four-year results of the Look AHEAD trial. (Yaşam tarzı müdahalesinin tip 2 diyabetli bireylerde kilo ve kardiyovasküler risk faktörleri üzerine uzun vadeli etkileri: Look AHEAD denemesinin dört yıllık sonuçları) Arch Intern Med. 2010; 170:156675.
  13. Dengo AL, Dennis EA, Orr JS, et al. Arterial destiffening with weight loss in overweight and obese middle-aged and older adults.( Az kilolu ve obez orta yaşlı ve ileri yaşlı erişkinlerde kilo kaybı ile arteriyel sertleşme.) Hypertension. 2010; 55:85561.
  14. de las Fuentes L, Waggoner AD, Mohammed BS, et al. Effect of moderate diet-induced weight loss and weight regain on cardiovascular structure and function. (Orta derecede diyetle indüklenen kilo kaybı ve ağırlık geri kazanımı etkisinin kardiyovasküler yapı ve fonksiyona etkisi.) J Am Coll Cardiol. 2009; 54:237681.
  15. American Institute for Cancer Research, World Cancer Research Fund. Food, nutrition, physical activity and the prevention of cancer. (Yiyecekler, beslenme, fiziksel aktivite ve kanserden korunma) Washington, D.C.: American Institute for Cancer Research; 2007.
  16. Eliassen AH, Colditz GA, Rosner B, Willett WC, Hankinson SE. Adult weight change and risk of postmenopausal breast cancer.( Yetişkinlerde kilo değişimi ve menopoz sonrası meme kanseri riski) JAMA. 2006; 296:193201.
  17. de Wit L, Luppino F, van Straten A, Penninx B, Zitman F, Cuijpers P. Depression and obesity: a meta-analysis of community-based studies.( Depresyon ve obezite: Toplum temelli çalışmaların meta-analizi.) Psychiatry Res. 2010; 178:2305.
  18. Luppino FS, de Wit LM, Bouvy PF, et al. Overweight, obesity, and depression: a systematic review and meta-analysis of longitudinal studies.( Şişmanlık, obezite ve depresyon: Uzun vadeli çalışmaların sistematik bir gözden geçirmesi ve meta-analizi.) Arch Gen Psychiatry. 2010; 67:2209.
  19. Kim D, Kawachi I. Obesity and health-related quality of life. (Obezite ve sağlık ilişkili yaşam kalitesi) In: Hu FB, ed. Obesity Epidemiology. London: Oxford University Press; 2008:23460.
  20. Rich-Edwards JW, Spiegelman D, Garland M, et al. Physical activity, body mass index, and ovulatory disorder infertility. (Fiziksel aktivite, vücut kitle indeksi ve yumurtalık infertilitesi.) Epidemiology. 2002; 13:18490.
  21. Huda SS, Brodie LE, Sattar N. Obesity in pregnancy: prevalence and metabolic consequences.(Hamilelikte obezite: yaygın ve metabolik sonuçlar) Semin Fetal Neonatal Med. 2010; 15:706.
  22. Stothard KJ, Tennant PW, Bell R, Rankin J. Maternal overweight and obesity and the risk of congenital anomalies: a systematic review and meta-analysis.(Annede aşırı kilo ve obezite ve doğum anomalileri: sistematik araştırma ve meta analizler) JAMA. 2009; 301:63650.
  23. Clark AM, Ledger W, Galletly C, et al. Weight loss results in significant improvement in pregnancy and ovulation rates in anovulatory obese women.( Kilo kaybının yumurtlama problemi olan kadınlarda gebelik ve yumurtama üzerindeki belirgin etkileri) Hum Reprod. 1995; 10:270512.
  24. Hammoud AO, Wilde N, Gibson M, Parks A, Carrell DT, Meikle AW. Male obesity and alteration in sperm parameters.( Erkeklerde obezite ve sperm parametrelerinde değişiklik.) Fertil Steril. 2008; 90:22225.
  25. Chavarro JE, Toth TL, Wright DL, Meeker JD, Hauser R. Body mass index in relation to semen quality, sperm DNA integrity, and serum reproductive hormone levels among men attending an infertility clinic. (İnfertilite kliniğine gelen erkeklerde sperm kalitesi, sperm DNA bütünlüğü ve serum üreme hormonu düzeyleri ile ilişkili vücut kitle indeksi.) Fertil Steril. 2010; 93:222231.
  26. Bacon CG, Mittleman MA, Kawachi I, Giovannucci E, Glasser DB, Rimm EB. A prospective study of risk factors for erectile dysfunction.( Erektil disfonksiyonu için risk faktörlerinin prospektif bir çalışması.) J Urol. 2006; 176:21721.
  27. Saigal CS, Wessells H, Pace J, Schonlau M, Wilt TJ. Predictors and prevalence of erectile dysfunction in a racially diverse population.(Irksal farklı popülasyondaki erektil disfonksiyonun öngörücüleri ve hakim faktörleri) Arch Intern Med. 2006; 166:20712.
  28. Johannes CB, Araujo AB, Feldman HA, Derby CA, Kleinman KP, McKinlay JB. Incidence of erectile dysfunction in men 40 to 69 years old: longitudinal results from the Massachusetts male aging study.( 40 ila 69 yaş aralığındaki erkeklerin erektil disfonksiyon oranı: Massachusetts erkek yaşlanma çalışmasının değerlendirme sonuçları) J Urol. 2000; 163:4603.
  29. Wing RR, Rosen RC, Fava JL, et al. Effects of weight loss intervention on erectile function in older men with type 2 diabetes in the Look AHEAD trial. (LOOK AHEAD denemesinde kilo verme müdahalesinin tip 2 diyabetli yaşlı erkeklerde erektil işleve etkisi) J Sex Med. 2010; 7:15665.
  30. Bajos N, Wellings K, Laborde C, Moreau C. Sexuality and obesity, a gender perspective: results from French national random probability survey of sexual behaviours. (Cinsellik ve obezite, toplumsal cinsiyet perspektifi: Fransız ulusal rasgele olasılık grubu cinsel davranış araştırması sonuçları) BMJ. 2010; 340:c2573.
  31. Esposito K, Ciotola M, Giugliano F, et al. Association of body weight with sexual function in women.(Kadınlarda vücut ağırlığıyla ilişkili cinsel fonksiyon) Int J Impot Res. 2007; 19:353-7.
  32. McClean KM, Kee F, Young IS, Elborn JS. Obesity and the lung: 1. Epidemiology. (Obezite ve akciğer: 1. Epidemiyoloji) Thorax. 2008; 63:64954.
  33. Beuther DA, Sutherland ER. Overweight, obesity, and incident asthma: a meta-analysis of prospective epidemiologic studies. (Aşırı kilo, obezite ve astım oranı: prospektif epidemiyolojik çalışmaların bir meta-analizi) Am J Respir Crit Care Med. 2007; 175:6616.
  34. Nerfeldt P, Nilsson BY, Mayor L, Udden J, Friberg D. A two-year weight reduction program in obese sleep apnea patients. (Obez uyku apnesi hastalarında iki yıllık bir kilo verme programı.) J Clin Sleep Med. 2010; 6:47986.
  35. Tuomilehto HP, Seppa JM, Partinen MM, et al. Lifestyle intervention with weight reduction: first-line treatment in mild obstructive sleep apnea. (Kilo verme ile yaşam tarzı müdahalesi: hafif obstrüktif uyku apnesinde birinci basamak tedavi.) Am J Respir Crit Care Med. 2009; 179:3207.
  36. Alzheimers Association. Alzheimers Facts and Figures.( Alzheimer Gerçekleri ve Rakamları) Alzheimers & Dementia. 2010; 6. Accessed January 25, 2012.
  37. Beydoun MA, Beydoun HA, Wang Y. Obesity and central obesity as risk factors for incident dementia and its subtypes: a systematic review and meta-analysis. (Obezite ve bunama ve çeşitleri ile ilgili merkezi obezite faktörleri: sistematik araştırma ve meta analizler) Obes Rev. 2008; 9:204-18
  38. Profenno LA, Porsteinsson AP, Faraone SV. Meta-analysis of Alzheimers disease risk with obesity, diabetes, and related disorders. (Alzheimer hastalığı riski ile obezite, diyabet ve ilişkili bozuklukların verisel analizleri) Biol Psychiatry. 2010; 67:50512.
  39. Anandacoomarasamy A, Caterson I, Sambrook P, Fransen M, March L. The impact of obesity on the musculoskeletal system. (Obezitenin kas-iskelet sistemi üzerindeki etkisi.) Int J Obes (Lond). 2008; 32:21122.
  40. Tsai CJ, Leitzmann MF, Willett WC, Giovannucci EL. Prospective study of abdominal adiposity and gallstone disease in US men. (ABD’li erkeklerde abdominal adipozite ve safra taşı hastalığının prospektif çalışması.) Am J Clin Nutr. 2004; 80:3844.
  41. Stampfer MJ, Maclure KM, Colditz GA, Manson JE, Willett WC. Risk of symptomatic gallstones in women with severe obesity.(Şiddetli obezitesi olan kadınlarda semptomatik safra taşı riski.) Am J Clin Nutr. 1992; 55:6528.
  42. Bhole V, de Vera M, Rahman MM, Krishnan E, Choi H. Epidemiology of gout in women: Fifty-two-year followup of a prospective cohort.( Kadınlarda gut epidemiyolojisi: Potansiyel bir topluluğun 52 yıllık takibi.)Arthritis Rheum. 2010; 62:106976.
  43. Choi HK, Atkinson K, Karlson EW, Curhan G. Obesity, weight change, hypertension, diuretic use, and risk of gout in men: the Health Professionals Follow-up Study.( Obezite, kilo değişimi, hipertansiyon, diüretik kullanım ve erkeklerdeki gut riskleri: Sağlık Uzmanları İzleme Çalışması.) Arch Intern Med. 2005; 165:7428.
  44. Kopple JD. Obesity and chronic kidney disease. (Obezite ve kronik böbrek hastalığı) J Ren Nutr. 2010; 20:S2930.
  45. Tsuneto A, Hida A, Sera N, et al. Fatty liver incidence and predictive variables.( Yağlı karaciğer insidansı ve tahmini değişkenler.) Hypertens Res. 2010; 33:63843.
  46. Flegal KM, Graubard BI, Williamson DF, Gail MH. Cause-specific excess deaths associated with underweight, overweight, and obesity.( Yetersiz kilo, aşırı kilo ve obeziteyle ilişkili nedene bağlı aşırı ölümler) JAMA. 2007; 298:202837.
  47. Greenberg JA. Correcting biases in estimates of mortality attributable to obesity.(Obeziteye dayandırılan mortalite tahminlerinde önyargıları düzeltmek.) Obesity (Silver Spring). 2006; 14:20719.
  48. Calle EE, Thun MJ, Petrelli JM, Rodriguez C, Heath CW, Jr. Body-mass index and mortality in a prospective cohort of U.S. adults.( Amerika’da bir yetişkin topluluk çalışmasında vücut kitle indeksi ve ölüm oranı) N Engl J Med. 1999; 341:1097105.
  49. Allison DB, Fontaine KR, Manson JE, Stevens J, VanItallie TB. Annual deaths attributable to obesity in the United States.(Amerika’da obeziteye dayanan yıllık ölümler) JAMA. 1999; 282:15308.
  50. Adams KF, Schatzkin A, Harris TB, et al. Overweight, obesity, and mortality in a large prospective cohort of persons 50 to 71 years old.( 50-71 yaş grubundaki katılımcılarla gerçekleştirilen büyük bir toplulukta şişmanlık, obezite ve mortalite.) N Engl J Med. 2006; 355:76378.

Kaynak:

www.hsph.harvard.edu

Kategoriler
Harvard Obezite Serisi Obezite Obezite Araştırmaları

Obezitenin Maliyeti

Obezitenin maliyeti nedir? Obezitenin ekonomik maliyetleri nelerdir? Obezitenin ülke ekonomilerine verdiği zarar ne düzeydedir? Bu soruların cevabını aradığımız bir Harvard Üniversitesi yazısı…

Obezite, gerek psikolojik, gerekse fizyolojik fonksiyonları etkilemesi dolayısıyla, kişileri her anlamda olumsuz etkileyen bir rahatsızlık olarak tanımlanmaktadır. Sadece fiziksel görünümde yaşanan bir problem olmayan obeziteden korunmak amacıyla uygulanan süreç ve politikalar, oldukça kapsamlı olurken, tedavi aşaması da, yine ciddi bir performans ve müdahale gerektirmektedir.

obezitenin_ekonomik_maliyetleri-2

Obezitenin kişiler üzerindeki sağlık etkileri bu kadar önemli boyutta olurken, maliyet faktörü de göz ardı edilmemesi gereken bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Obezite, kişisel ve ulusal düzeyde ekonomiye önemli ölçüde bir yük getirmekte ve bu yük hatırı sayılır derecede maliyetler doğurmaktadır. Peki, obezitenin ekonomik yönden getirdiği maliyetler ve yükler nelerdir?

Aşırı kilo birçok yönden sağlığa zarar vermektedir. Diyabet, kalp hastalıkları, osteoartrit ve eklem hastalıkları ve bazı kanser türlerinin oluşumu ve ilerlemesi ile ilgili riski artıran aşırı kilolu olma durumu, aynı zamanda, yaşam süresini de kısaltmaktadır. Diğer yandan, obezite ve obeziteye ilişkin durumların tedavisi, yıllık bazda, milyarca dolar maliyet getirmektedir.

Araştırmalar sonucu yapılan tahminlerden birine göre, Amerika’da 2005 yılında obezite ile ilişkili sağlık harcama maliyetleri için, daha önceki tahminlere göre,  ortalama 2 kat oranı ifade eden, 190 milyar dolar harcanmıştır.

Aşır kilo durumunun yarattığı bu ekonomik yükün büyüklüğü ve yüksek seviyedeki maliyetler, artan obezite eğilimi hakkında daha fazla duyarlı davranması gereken, topluluklar, eyaletler, ülkeler ve uluslararası örgütler arasında, global anlamda politik farkındalığının başlamasını sağlamaktadır.

Obezitenin Doğrudan ve Dolaylı Maliyetleri

obezitenin_ekonomik_maliyetleri-3

Obezite ve obezite ile ilgili durumların tedavisi ile ilgili iki tip maliyet karşımıza çıkmaktadır. Bu maliyetler doğrudan maliyetler ve dolaylı maliyetler olarak sınıflandırılmaktadır.

  1. Doğrudan maliyetler; ayakta tedavi ve yatarak tedavi (obezite cerrahisi operasyonları), laboratuvar ve radyolojik testler ile ilaç tedavisi sonucu ortaya çıkan maliyet kalemlerini kapsamaktadır.
  2. Dolaylı maliyetler ise; sağlık durumundan dolayı vazgeçilen kaynaklar olarak tanımlanan maliyetler olup, çeşitli kategoriler altında değerlendirilmektedir.

Kayıp İş Değeri

İşte kaybedilen her gün, hem çalışan açısından (kayıp ücretler) hem de işveren açısından (tamamlanmayan işler) maliyet getirmektedir. Obez çalışanlar kısa süreli devamsızlıklar, uzun süreli sakatlanmalar ya da erken ölümler nedeniyle, obez olmayan bireylere göre, iş yerinde daha fazla eksik gün oluşturmaktadır. Ayrıca bu kişiler, tam kapasitenin daha altında bir çalışma performansı sergileyebilmektedir. (Bu durum işte var olmama problemi olarak da bilinir)

Sigorta

İşverenler, obez çalışanları için, obez olmayan diğer çalışanlarına kıyasla daha fazla hayat sigortası primi ve tazminat ödemektedir.

Ücretler

Bazı araştırmalar, obezitenin daha düşük ücret ve daha düşük hane halkı geliri ile ilişkili olduğunu göstermektedir.

Kategoriler daha çok çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Bu doğrultuda, obezitenin dolaylı maliyetlerinin tanımlanması ve ölçülmesi, doğrudan maliyetlere göre, çok daha zor olmaktadır.

Obezite Maliyetlerinin Yükselen Trendi

obezitenin_ekonomik_maliyetleri-1

İlk olarak yapılan analizlerden birinde, Amerika’daki obezite ile ilişkili en yaygın 6 durum – tip 2 diyabet, yüksek kan basıncı, kardiyovasküler hastalıklar, safra kesesi hastalıkları, kolon kanseri ve menopoz sonrası meme kanseri- incelenmiş ve bu durumların obeziteye bağlı maliyet yüzdeleri tanımlanmıştır. 1986 yılında, obezitenin, bu tıbbi durumlarla ilişkili doğrudan ve dolaylı maliyetlerin %5,5 oranından – yaklaşık olarak 39 milyar dolar-  sorumlu olduğu tahmin edilmiştir.  Obezite kaynaklı tıbbi harcamalara (doğrudan maliyetler) ilişkin sonraki raporlarda, obezitenin yıllar içerisinde sabit bir artış gösterdiği ve bu doğrultuda salgının büyüdüğü ifade edilmiştir.

Finkelstein ve meslektaşları tarafından, Amerika Tıbbi Harcamalar Panel Araştırması verileri baz alınarak yapılan ve yaygın olarak kullanılan araştırma tahminleri doğrultusunda, obezitenin, 1998 yılında tıbbi maliyetlerin ortalama yüzde 6’sına karşılık yaklaşık 42 milyar dolar (2008 dolar değerine göre) bir tutardan sorumlu olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. 2006 yılı ile birlikte, obezitenin tıbbi maliyet değerleri içerisindeki payı yüzde 10 seviyelerine – yılda ortalama 86 milyar dolar- yaklaşmıştır. Obezite ile ilgili durumlara yönelik harcamalar, yüzde 8,5 sağlık sigortası harcamaları, yüzde 11,8 oranında düşük gelir gurubuna ait sağlık gider fonu ve yüzde 12,9 oranında özel sağlık ödemeleri üzerinden hesaplanmıştır.

Obezite harcamalarına ilişkin bu kapsamlı tahmin ve değerlendirmeler, hapishane ve benzeri kuruluşlarda yaşayan ve genel nüfus içerisinde diğer bireylere göre daha sağlıksız olan kişileri kapsamadığı için, biraz zayıf kalmıştır. Bu durum doğrultusunda, Finkelstein ve arkadaşları tarafından hazırlanan Ulusal Sağlık Harcama Hesaplama veri tablosu ile 2006 yılında, obezitenin 147 milyar dolar sağlık bakım harcamasından sorumlu olduğu hesaplanmıştır.

obezitenin_ekonomik_maliyetleri-5

Son zamanlarda, Cawley ve Meyerhoefer, daha önce Finkelstein ve meslektaşlarının Ulusal Sağlık Harcama Hesaplamaları veri tablosunda belirttiği değerden daha yüksek bir ölçüm sunarak, 2005 yılında obezite için yapılan giderler, tıbbi harcamaların yüzde 21’lik kısmından – 190 milyar dolar- sorumlu olduğu tahminini ortaya koymuşlardır. Diğer yandan, Cawley ve Meyerhoefer, yine tahminleri oluştururken, Ulusal Sağlık Harcama Hesaplama verilerinden yararlanmıştır. Fakat onlar, maliyet hesaplaması sırasında, daha farklı ve potansiyel açıdan daha kesin bir yöntem olan, ölçümsel değişkenler varsayımını kullanmışlardır. Bu yöntem, obezite ve kronik hastalıklar arasında var olan iki yönlü ilişkiyi, olarak çocukların biyolojik vücut kitle indeksini, bireylerin vücut kütle indeksini çevreleyen bir değişken olarak kullanarak hesaplamaktadır.

Gelecek değerlendirmeleri doğrultusunda, araştırmacılar, eğer obezitenin kontrolsüz gelişimi devam ederse, 2030 yılında Amerika’da obezite ile ilgili yalnız tıbbi maliyetlerin yılda 48 ile 66 milyar dolara çıkacağını tahmin etmektedirler.

Amerika’dan daha düşük obezite oranlarına sahip ülkeler, sağlık harcamaları için daha küçük bir pay ayırmakta, fakat mevcut yük hala oldukça büyü bir seviyede kendini göstermektedir.

Kişi Bazında Obezite Maliyetlerinin Hesaplanması

obezitenin_ekonomik_maliyetleri-4

Bazı araştırmacılar, obezite maliyetlerini bireysel düzeyde değerlendirmektedir. 2006 yılında Finkelstein ve takım arkadaşları, obez bireylerin sağlık harcamalarının, normal kiloda olan bireylere göre, 1,429 dolar (%42 daha yüksek oranda) bir maliyet getirdiğini ortaya koymuşlardır. Aynı anda, Cawley ve Meyerhoefer ise obez bireylerin kişisel bazda sağlık harcamalarının, obez olmayanlara göre 2,741 dolar ( %150 daha fazla bir değerde) daha yüksek olduğu sonucunu çıkarmıştır.

Diğer yandan, Thompson ve meslektaşları, yaşam sürecinde her bir kişi için obezite maliyet değerleri, sigara içen bireylerle benzerlik göstermektedir. Orta yaş grubunda yer alan obez erkeklerde, obezite ile ilişkili 5 yaygın durumun (felç, koroner arter hastalığı, diyabet, hipertansiyon ve yüksek kolesterol) tedavisi sonucu ortaya çıkan maliyetler, normal kilodan yetişkinlere göre, kabaca 9000 le 17000 dolar daha fazla ölçülmektedir.

Obeziteden Kaynaklı Yüksek Maliyetleri Dengelemenin Anahtarı Önleyici Tedbirler

Obezite maliyetlerinin daha net bir şekilde anlaşılması, obezitenin önlenmesi ve tedavisi konusunda daha acil programların uygulanması ve teşvik edilmesini hızlandıracaktır. Her ne kadar, Amerika’da kadınlara yönelik hareketli yaşam projesiyle, obeziteyi önlemek adına bazı yatırımlarda bulunsa da, bu çabalar, nispeten küçük adımları temsil etmekte; bu doğrultuda, ilerisi için halk sağlığını korumada kullanılacak fonlar hala tehdit altında kalmaktadır. Doğru kararlar doğrultusunda bu girişimlerin yerel ve ulusal hükümet, sağlık kuruluşları, kar amacı gütmeyen kuruluşlar, gıda şirketleri, reklamcılar ve bireylerin istisnalar yerine kurallara uygun sağlıklı bir kiloya ulaşmak için verdikleri çabalarla uyumlu olması gerekmektedir.

Obezite.com’un obezitenin maliyeti konusundaki değerlendirmesi;

  • Türkiye’de obezitenin doğrudan maliyetlerini incelemek için herhangi bir çalışma yapılmamıştır.
  • Obezitenin doğrudan maliyetlerinden ziyade dolaylı maliyetleri daha büyük problem oluşturmaktadır.
  • Obeziteden kurtulmak için radikal politikalar üretilmesi gerekmektedir.

Kaynak: https://www.hsph.harvard.edu

Referanslar

  1. Cawley J, Meyerhoefer C. The medical care costs of obesity: an instrumental variables approach. ( Obezitenin Tıbbi maliyetleri: Ölçümsel Değişenler Yaklaşımı)  J Health Econ. 2012; 31:219-30.
  2. USDA Economic Research Service. Food Safety Glossary. Accessed January 25, 2012.
  3. Colditz GA. Economic costs of obesity. (Obeiztenin ekonomik maliyetleri)  Am J Clin Nutr. 1992; 55:503S–507S.
  4. Trogdon JG, Finkelstein EA, Hylands T, Dellea PS, Kamal-Bahl SJ. Indirect costs of obesity: a review of the current literature.( Obezitenin dolaylı maliyetleri: güncel literatür değerlendirmesi)  Obes Rev. 2008; 9:489-500.
  5. Colditz GW, Wang, YC. Economic costs of obesity. ( Obezitenin ekonomik maliyetleri) In: Hu F, Obesity Epidemiology. New York: Oxford University Press, Inc., 2008.
  6. Dor AF, Langwith C, Tan E. A heavy burden: The individual costs of being overweight and obese in the United States. / Ağır yük: Amerika’da aşırı kilolu ve obez olmanın bireysel maliyetleri) The George Washington University School of Public Health and Health Services Department of Health Policy, 2010.
  7. Finkelstein EA, Trogdon JG, Cohen JW, Dietz W. Annual medical spending attributable to obesity: payer- and service-specific estimates. (Obeziteye dayanan yıllık tıbbi harcamalar: Ödeyenler ve servisler- spesifik tahminler)  Health Aff (Millwood). 2009; 28:w822-31.
  8. Wang CY, McPherson K, Marsh T, Gortmaker S, Brown M. Health and economic burden of the projected obesity trends in the USA and the UK. (Amerika ve İngiltere’ de gözlenen obezite gelişiminin sağlık ve ekonomi üzerindeki yükü)  Lancet. 2011; 378:815-25.
  9. Withrow D, Alter DA. The economic burden of obesity worldwide: a systematic review of the direct costs of obesity. (Dünya çapında obezitenin ekonomik yükü: Doğrudan obezite maliyeleri hakkında sistematik araştırma) Obes Rev. 2010. DOI: 10.1111/j.1467-789X.2009.00712.x.
  10. Thompson D, Edelsberg J, Colditz GA, Bird AP, Oster G. Lifetime health and economic consequences of obesity. ( Obezitenin yaşam boyu sağlık ve ekonomik açıdan sonuçları) Arch Intern Med. 1999; 159:2177-83.