Kategoriler
Obezite ve Yemek

Günde Bir Elma

Günde bir elma, sağlık açısından bize ne katar? Obezite ile mücadelemizde etki eder mi? Yemekten önce mi yoksa sonra mı tüketilmeli? “Her şeyin dengelisi yeğdir. İnsanın da…”

“Yedikleriniz ne ise o’sunuz” cümlesine ben de yaklaşık dört sene önce yazılarımda yer vermiştim. Benden önce de benden sonra da etkisi artarak devam eden dengeli beslenme ve neyi yediğimizin önemi giderek popüler oluyor; oldu da.

Yüzlerce belki daha fazla sayıda çalışmalar, sadece besinlerin ve fiziksel egzersizlerin insan sağlığına etkilerini incelemek üzere kurgulanıyor. Günümüz medyasının da üzerinde fazlasıyla vakit geçirdiği ve büyük ilgi toplayan konularından biri; hatta zirvede olanı. Konu oldukça önemli ve değerli. Hak ettiğini veremiyoruz o ayrı tabi.

Obezite, diyabet, kalp krizi, inme gibi konularda ilginç çalışmalarda yapılıyor ve hiç beklenmedik ya da beklenilenin üzerinde sonuçların ortaya çıktığı gözleniyor. Bu tür çalışmaları okumak hatta eleştirel tarzda incelemek inanılmaz zevkli. Çalışmayı tüm yönleriyle ele aldığımızda farklı sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Eksiğiyle, fazlasıyla ortaya koymak gerek bu tür çalışmaları.

Çok iyi bildiğimiz bir şey var. Hiçbir limit sınırı tanımaksızın sigara, alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durarak ve fiziksel egzersiz, sağlıklı- dengeli beslenmeden ödün vermeyerek; kalp krizi, inme gibi ölümcül hastalıklardan korunmanın en büyük kısmı tamamlanmış oluyor. Çünkü bu tür davranış biçimleri, korunmanın can damarını oluşturuyor.

Elma ve kolesterol ilişkisi
Elma ve kolesterol ilişkisi

Öyle çalışmalar var ki, yaptıkları hataları nedeniyle sinirlenmemek mümkün değil ve öyle çalışmalar gördüm ki aradığım makale bu işte dediğim. Sayısız… En son incelediğim ve ‘’işte bu’’ dediğim makaleye gelelim;

Functional Foods isimli tıp dergisinde yayınlanan bir araştırma; kalp-damar hastalıklarını önleyebilmenin yollarından birinin, günde bir elma yemek olduğunu gösteriyor. İlginç bir çalışma olduğundan bahsetmiştim.

Bahsettiğim çalışma, Ohio State Üniversitesi uzmanları tarafından gerçekleştiriliyor. Ekibin başında ‘’Shi Zhao’’ bulunuyor.  Yaptıkları çalışmanın en etkileyici yönünü ‘’40-60 yaşlarındaki sağlıklı insanların 4 hafta süreyle, günde 1 elma yiyerek ‘okside LDL kolesterolün %40 kadar azaldığının tespit edilmesi.’’ oluyor.

Kalp-damar hastalıklarının sebeplerine baktığımızda, sayısız etkenin rol oynadığını görüyoruz. Hatta bunların bir kısmının magazin gündemini oluşturduğu görülüyor. Asıl sebep olarak onlarca risk etmenlerinin sonucu ortaya çıkan ateroskleroz ve bunun da tetiklediği inme, kalp krizi gibi hastalıklar.

Araştırmada denekler üç gruba ayrılıyor. 16 kişiden oluşan ilk gruba günde bir adet kırmızı elma yemesi söyleniyor, ikinci gruptaki 17 kişiye de ‘polifenol’ kapsülleri alması söylenirken üçüncü gruptaki 18 kişiye de ‘plasebo’ veriliyor. Polifenoller günümüzde birçok meyve-sebzede bulunan antioksidan etkili bir madde.

4.haftanın sonunda yapılan kan analizlerinde ‘kırmızı elma’ yiyenlerde ve polifenol kapsülleri alanlarda ‘low-density lipoprotein/beta2-glycoprotein I complex (oxLDL-β2GPI)’ın belirgin şekilde azaldığı ancak plasebo alanlarda herhangi bir değişiklik olmadığı gözleniyor. Bu da, günde tek bir elma yemenin bile ne derece etkili olduğunu gösteriyor bize. Özellikle kırmızı elma yiyenlerdeki kolesterol azalması, polifenol alan gruba kıyasla daha önemli derecede.

Plifenollerin bu rolünün oldukça etkili olduğu bilinmesine rağmen; elmaya oranla daha az etkide bulunmasının sebebini uzmanlar, elmanın içeriğindeki diğer maddelerden kaynaklı olabileceğini söylüyorlar.

Araştırma çok az kişi üzerinde yapılıyor; oysa bu tür çalışmalarda çok sayıda deneğe ulaşmak oldukça kolaydır. Bu, çalışmanın olumsuz yanlarından biri. Çeşitli kuruluşlar tarafından, özellikle de elma üreticileri tarafından destek görmesi de sonucu etkilemiş olabilir.

Ayrıca kontrol grubunun kontrolü yansıtmada yetersiz kalma riskini de göz önünde bulundurmak gerekir. Çok sayıda etkileşim sonucu artması beklenilen kolesterolün, sadece 3-5 etkileyicinin ön planda tutularak yapılan araştırmaların yanlış sonuç vermesi de bir olasılık tabi. Ancak iyi bir dergide yayınlanmış bir çalışmadan bahsettiğimi unutmamak gerekir.

Yılda 8 bin 500 ölüm önlenebilir 

İngiltere’ de yapılan ve kısa adı BMJ olan tıp dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma, 50 yaşın üzerindeki herkese 1 elma verilmesi durumunda; ülkede her sene kalp krizi ve felçlere bağlı 8 bin 500 ölümün önlenebileceğini gösteriyor. Saygın bir dergi, basit bir önlem ve binlerce kişinin hayatının kurtarılması…

Oxford Üniversitesi uzmanlarının hesaplarına göre bu sayı, yılda 12 bin insanın sadece bu sebeple hayatını kurtarmak anlamına geliyor.  Bu risklerin aynısı diyabet için de risk faktörü olduğu için birini önlemede ne kadar başarılı olabilirsek diğeriyle de mücadele etmemiz o derece kolay olacaktır.

Elma verilen grupta; statin alan gruba kıyasla kas zafiyatı, kas erimesi, böbrek yetmezliği ve diyabet gelişimi riski daha az oranda görülüyor. Statin kullanılmadığı için 1.200 kişide kas zafiyeti, 200 kişide kas erimesi ve böbrek yetersizliği ile 12 bin 300 kişide diyabet gelişmesi de önlenmiş oluyor.

Sonuç olarak;

  1. Kolesterolde ilaç kullanımın etkisini tartışma yetkisini şimdilik kendimde görmüyorum ancak hiçbir ilaç şirketi tarafından dikta edilen yöntemlerin pek  başarılı olmadığı konusunda bir yığın yeni çalışma var. Bunları önemsemek gerek.
  2. Kalp krizi, diyabet gibi hastalıkların altında çok sayıda etken yer almaktadır ve bunları ‘’sadece…’’ gibi tedavi yöntemleri ile önlemek veya tedavi etmek pek mümkün görünmüyor.
  3. Tabi tüm bu sonuçlar kullandığınız tüm ilaçlarınızı çöpe atın ve tüm gücünüzle elmaya güvenin anlamına gelmiyor.
  4. Ancak günde 1 elmanın önemini de çok küçümsemeyin.

Referanslar:

1.) www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1756464612001363

2.) http://www.cbsnews.com/news/apple-a-day-may-keep-heart-attacks-stroke-at-bay/

3.) www.bmj.com/content/347/bmj.f7267

4.) www.dailymail.co.uk/health/article-36536/Apples-fight-heart-disease-cancer-strokes.html

5.) www.drmurataksoy.co/2016/01/gunde-bir-elma-ile-kalp-damar-sagliginizi-koruyun/

Kategoriler
Obezite

Kilo Vermede Doğru Bilinen 7 Yanlış

Bugün sizlerle kilo vermede doğru bilinen 7 yanlış yazımızda, siz de göreceksiniz ki bu yanlışları teker teker düzelttiğiniz zaman kilo kontrolü sağlamada hiç zorluk çekmeyeceksiniz. Sağlıklı beslenme ve diyet yapma konusunda herkesin bir fikri ve kendine göre doğru bildikleri var ancak bu bilgilerin çoğu çevremizden duyduklarımız olup, bilgi kirliliğine yol açıyor. Gelin bu yanlışları birlikte inceleyelim.

meyveli-guzel-kahvalti

1. Aç kalırsam kilo veririm

Uzun süre aç kalmak sizi kısa vadede zayıflatır ancak bu zayıflamanın çoğu vücuttan su ve yağsız vücut kitlesi olan kas kaybı ile sağlanır. Aynı zamanda aç kalarak vücudunuza aldığınız düşük kalorileri metabolizmanız yaşamını sürdürebilmesi için daha yavaş harcar. Bu şekilde vücut kendini koruma altına alır ve her alınan kaloriyi yağ olarak depo eder.

Bu tür beslenme tarzına vücudunuz uzun süre dayanamayacağı için tekrar eski beslenme düzeninize döndüğünüz anda metabolizmanız yavaş olduğu için verdiğiniz kiloları hızlı bir şekilde geri alırsınız. Şunu da unutmayın ki aç kalarak yaşamınızı devam ettirmeye çalışırken gün içerisinde yorgunluk, halsizlik, mide bulantısı ve ağızda aseton kokusu gibi hisler peşinizi bırakmayacaktır.

2. ‘Light’ ise istediğim kadar yiyebilirim

Beslenme literatüründe ‘light’ kelimesinin anlamı enerji içeriği açısından referans ürünlere göre en az %25 daha az kalori içermesi demektir. Bu enerjisi azaltılmış ürünler genellikle yağ ve şekerden kısıtlıdır.

Light ürünün üretim sebebi sağlığı korumak için günlük alınması gereken kalori ve yağ miktarını azaltmaktır ve içerdiği lif ile de kişiye daha fazla doygunluk hissi sağladığından kilo korunumu ve zayıflama programlarında tercih edilebilir, ancak unutulmaması gereken önemli nokta; bu ürünlerin de enerji içerdiği ve kontrollü tüketilmezse kilo vermeye çalışılırken üstüne kilo almaya yol açabileceğidir.

3. Tek bir besin grubundan faydalanarak zayıflama arzusu

Yaşamımıza sağladığı besin çeşitliliği açısından hiçbir grup besin bir diğerinden üstün değildir. Bir grubun bile beslenmede atlanması bizim sağlıksız olmamıza, kanser ve kalp hastalıklarına yakalanma riskimizin artmasına ve ileriki yaşlarda çok daha ciddi sağlık problemleriyle karşı karşıya kalmamıza neden olur.

Dünyada her varlığın bir sebebi olduğu düşünülürse her besinin de tüketilmesi gerekir. Hiç bir gıda tek başına, son derece karmaşık ve sistemli işleyen vücut mekanizmasının eksiksiz ve düzenli çalışmasını sağlayacak kadar mucizevi özelliklere sahip değildir.

4. Kilo vermek istiyorsan ekmeği hayatından çıkar

Beslenme uzmanı olmayan kişiler tarafından her gün başka bir yere çekilmeye çalışılan, bu sıralar gündem konusu olan ‘ekmek’.  Öncelikle her besinin bir enerji değeri olduğu, yeterli ve dengeli alınmadığı müddetçe kilo alımı gerçekleşeceği konusunda anlaşalım.

Ekmek de diğer besinler gibi her öğünde kişinin ihtiyacı kadar tüketildiğinde kilo aldıran veya sağlık problemlerine yol açan bir besin değildir. Aksine B grubu vitaminlerinden zengin, içerdiği kompleks karbonhidratlarla hem tokluk hissi veren hem de kan şekerini dengede tutan bir gıdadır.

Tabi burada kompleks karbonhidrat olarak bahsettiğim beyaz ekmek değil, kepekli, tam buğday veya çavdar ekmeğidir. Sağlıklı bir insanın günlük alması gereken karbonhidrat miktarı %55-60 iken ekmeksiz bu orana asla ulaşamayız.

Şunu da hatırlatmak isterim ki; ekmekten uzak durduğunuzda ya protein ağırlıklı besinlere yada daha fazla abur cubura yöneleceksiniz. Bu da vücudunuza aldığınız yağ oranını daha da arttıracak ve dengeli bir beslenme uygulayamayacaksınız.

5. Meyveyi yemekten 2 saat sonra yemek gerekir

Vitamin ve mineral ihtiyacımızı karşıladığımız meyveler, vücut direncinin artmasından, sindirim sistemine kadar vücudumuzun çalışmasında önemli role sahiptir. Meyveler içerdikleri su oranının fazla olmasıyla susuzluğu giderici ve içeriklerindeki selüloz nedeniyle de bağırsakların çalışmasına yardımcı olurlar.

Meyvelerin tüketilmesi gereken saat konusunda ise; ne zaman yiyeceğinizin belirli bir sıralaması yoktur, bu sizin metabolizmanıza bağlıdır. Meyveler içerdiği yüksek vitamin ve antioksidan seviyesi sebebiyle yemeklerle birlikte tüketimi bu kapasiteyi daha fazla arttırır. Aynı zamanda yemeklerle meyvelerin birlikte tüketimi daha fazla tokluk hissi vermektedir.

6. Akşam 18.00’dan sonra hiçbir şey yemezsek kilo veririz

Böyle bir diyet efsanesi maalesef halen daha var ve yanlış. Sağlıklı kilo vermek için önemli olan ne zaman yenildiği değil ne kadar yenildiği ve ne sıklıkla fiziksel aktivite yapıldığıdır.

En basit şekilde şöyle düşünebiliriz; yoğun çalışma saatlerimiz sonrasında neredeyse kimse bu saatte evde olamıyor ve yemek için geç bir saat olduğunu düşünüp aç karnına uyumayı tercih ediyor. Bunun yerine hafif yemeklerden seçim yapılabilir. Et yemeği yerine, sebze yemeği, yoğurt veya salata, çorba tüketirseniz bunların sindirimi daha kolay gerçekleşeceğinden hazımsızlık gibi bir problem de yaşamazsınız.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise yatış saatinden 3 saat öncesine kadar akşam yemeği, 2 saat öncesine kadar da ara öğün tüketiminizi bitirmeniz gerektiğidir. Yatmadan önce aşırı karbonhidratlı veya aşırı yağlı besinler tüketmeyip hafif tercihler yaptığınızda hiçbir problemle karşılaşmayacaksınızdır.

7. Sabah aç karnına greyfurt suyu yağ yakımını hızlandırırken maydanoz suyu da zayıflamaya birebirdir

İlk olarak greyfurt suyuna açıklık getirelim; Literatürde ve bilim dünyasında hiçbir besinin yağ yakıcı özelliği yoktur. Greyfurt içerdiği zengin C vitamini nedeniyle bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı bir besindir. Aynı zamanda kolesterol düşürmede, yaraların iyileşmesinde ve içerdiği zengin B1 vitaminiyle de faydalı bir besindir.

Ancak içerdiği asit nedeniyle sabah aç karnına tüketilmesi mide asidini artırıp hem daha çok acıkmaya, hem de ileride ciddi mide hasarına sebebiyet verebilir. Bu sebeple greyfurtu ara öğünlerde meyve olarak tüketimi çok daha sağlıklı bir tercih olacaktır. Bu konuyla ilgili eklemek istediğim bir konu ise greyfurtun çoğu ilaçla etkileşime girdiğidir. Bazı ilaçların emilimini azaltıp, bazılarının etkilerini çok arttırdığı bilinmektedir. O yüzden ilaç ile birlikte tüketilmemesine özen gösterelim.

Maydanoz, C vitamini yönünden zengin, idrar söktürücü etkisi olan bir sebzedir. Bu nedenle maydanozun yarattığı geçici kilo kaybı vücut yağ kütlesinden değil, su miktarındandır. Maydanozu kilo vermek için değil, salatalara değişik renkte sebzelerden biri olarak koymak, vitamin ve antioksidan açısından destek sağlamak için en doğru yoldur.

Kategoriler
Obezite

Geçmişten Geleceğe Kilo Alma Evreni

Geçmişten bugüne kadar birçok insan annem beni 3.750 kg doğurmuş, 4 kg doğurmuş, 5 kg doğurmuş derken yok mu arttıran? Var daha bitmedi. Kemiklerim iri benim, teyzeme çekmişim oda benim gibi toplu bir bayan, amcama çekmişim oda benim gibi kalıplı (130 kg) arkadaşım sen çanak anten misin?

İşine gelen konuları çekip, işine gelmeyen sağlığınla alakalı konuları çekmiyorsun? Halk arasında biz buna kısaca “maymun iştahlılık”diyoruz. Maymunlardan gelme sürüngen bir beynimiz vardır. Sağ ve sol lob olmak üzere 2’ye ayrılır. Sağ olan duygusal sol olan ise mantıksal düşünür.

Kendini kandırmak isteyenler ise 2 lobun ortasındaki sulanmış beyinlerinde yüzerler. “Maymun İştahlılık”demek “merak etmek, yeni bir şeyler için keşfetme heyecanı”demektir.

Ama maalesef ki ülkemizde bu durum yeni bir şeyler öğrenme, kendini geliştirme konusunda değil vücudunu, maymun iştahlılık bünyesinde nasıl daha çok yağlandırırım, kiloma kilo katıp, heyecan duygusunu nasıl öldürüp, yanında bir çok hormonsal bozukluğa yol açarım diye uğraş edip, 1 gün sağlıklı beslenmeye karar verip o günün akşamında bir elinde x bir markanın çikolata kavanozunu alıp diğer bir eliylede ekmek alıp bozan insanlar sıfatı altında geçiyorlar.

Bu insanların çoğu şimdilerde çocuk sahibi olmuş. Tehlikenin farkında mısınız?

Çocuklarını, bebeklikten yetişkinlik evresine gelene kadar elleriyle beslemeye çalışan anne ve babaları çocuklarının sürekli bir iştahsızlık yaşayacağı korkusuyla ellerine sağlıksız paketli ürünleri vererek yetiştirmesi, halk diliyle biraz daha “tombul” olsunlar diye kilo aldırıcı sağlıksız yiyecek ve ek takviyeler vermesi tamda sürüngen beynin yapacağı cinsten bir iştir.

Bu durum beyinlerinde geçmişten günümüze gelene kadar ne kadar kilo o kadar sağlıklı düşüncesi bir köşeye sıkıştırılmış gün yüzü bulmayı bekleyen duygulardan oluşur. Kemiklerini bilmem ama yağ oranın oldukça kalınlaşmış, bu kalınlıkta yüzünün sadece kaş, göz, burun ve ağızdan oluşmasına yol açmış.

Nerden mi biliyorum? BOYNUN YOK! Yok arkadaş sadece üst gövdenle kafan birleşmiş çenen yemek yemekten üst gövdene kaymış… Sen gidip Kartalkaya’da ya da Uludağ’da kaysana, spor yapmak sadece yüzme, koşma, ağırlık kaldırma ve yürüyüşten ibaret değildir. Kendini yemek yeme zorunluluğunda hissettiğin gibi spor yapma konusunda da zorunlu hissetmelisin.

Yurtdışından dayın sana Alman maması gönderdi diye mi küçüklüğünden bu zamana kadar böylesin sanıyorsun? Hayır! Bilinçlenmek istemeyen anne ve baban yüzünden, bilinçsiz anne ve baba olma yolunda olduğun için böylesin. Sorarlar adama “belli bir yaştan sonra neden bu kiloların önüne geçmedin?”diye.

Çevrende kilo veren insanları gördükçe benimde “yağlarımı” geçtim. “Kalın kemiklerim”erir mi acaba, diye düşünmedin mi? En kolay örnek; küçükken büyük bir hevesle alıp beslediğin köpeğin sen bakmayıp, yemek vermeyince cılızlaşmadı mı? Hastalanmadı mı? Ona tasma takıyorsun senin ağzına ne takmak gerek? Susturucu mu? Emzik takayım onu em, iradene sahip çıkamıyorsan çünkü küçükken seni öyle alıştırdılar yadırgamazsın.

Senin ağzına ballı, kaymaklı emzikleri veren annen kadar cömert olmam yalnız bu durumdan kurtulman için en büyük destekçilerinden birisi ben olurum. Yemek yemek güzel geldi değil mi? Bende çok seviyorum ama tabak tabak yemek yemeği değil, porsiyona bölerek yemeği seviyorum.

Kahvenin yanında kremalı pastaları yemek vazgeçilmezin oldu değil mi? Kahvene 3 şeker atmazsan aman kısmetin kapanır. Bunları yerken 3 kg fazlam var veririm, diğer hafta 5 kg fazlam var aradan koskoca 3 ay geçti 15 kg fazlam var veririm evresine mi geldin? Yolun neresinden dönersen kardır.

Beyninin sana küçük oyunlar oynamasına izin verme. Ben küçüklüğümden beri kiloluyum bu benim kaderim deme. Herkes kendi kaderini kendisi yazar. Nereden mi biliyorum? Kendimden tabiikide. 4 ay içerisinde sağlıklı beslenerek ve spor yaparak sarkmadan sıkılaşarak 21 kg verdim. Sürüngen beynime kilit vurdum ve klişelere son verdim.

Birgün çok yiyor diğer gün az yiyor sürekli kilo alıp veriyor ve vücudunu mu çatlatıyorsun? Ceviz kıracağı mı senin vücudun yazık değil mi? Kilo alıp veriyorsan metabolizman çalışıyor demektir. Ben metabolizmanı çalar saat gibi tekrardan kuracağım seni yeni bir yazılım programı gibi tekrardan yazacağım.

Hayatın size oynadığı en büyük oyunlardan biriside kıyafet alırken beden ölçünüzdür. 32den başlar, 58e kadar uzanır gider. Rakamlar seninle dalga geçer, seni oyuna getirip 36 beden birisiyle 44 beden birisinin aynı elbiseyi giymesi için beden tablosu oluşturması gizli içerikli bir oyundur.

Aynı kumar gibidir. Vücut kilolarla oynadıkça daha çok oynama isteği gelir konumuzun başında değindiğim”maymun iştahlılık”evresi başlar sayıları gördükçe kumarda güven gelir, bedende de aynı durum söz konusudur. Size”bu kıyafet oluyor zaten bana aynısının 42side var olmazsa 44ünü alırım”dedirtir.

Seni 44e sokar sonra hızını alamazsın vücudun 46ya girmek ister. Bu sefer yüksek rakamlar sana kazandırmaz, kaybettirir. Sen şu an bilinçlenip kilo vermek istemesen bu yazıyı sana sonuna kadar kimse okutturmazdı değil mi? O zaman kimseyi dinleme.

Hayatına yeni bir yön kazandır. Kilolu doğulmaz, sonradan olunuru umarım iyice anlamış ve idrak etmişsinizdir. Başarmak için “maymun iştahlı”olun. Herkes kaybeder ama herkes kazanamaz sadece tek bir taraf kazanır. Bir sonraki postumda görüşmek üzere!

Sevgilerimle Cansu CENİK…