fbpx
Kategoriler
Foto Galeri Geniş Slayt Sağlıklı Yaşam Haberleri

Kardiyologların Reddettiği 15 Yiyecek

Kardiyologların reddettiği 15 yiyecek yazımızda, yurtdışında yapılmış bir araştırmanın detaylarını sizler ile paylaşacağız. Kardiyologlar kalp hastalıkları ve kalp hastalıklarına yol açan yiyecekler konusunda sürekli araştırma içindeler, dolayısıyla son yayınları da takip etmektedirler. Bu konuda en doğru bilgiye, kalp doktorlarının davranışlarına göz atarak ulaşabiliriz.

Kalp doktorlarının yemeyi reddettiği 15 yiyecek neler?


Kardiyologlar da herkes gibi aynı şekil ve boyutta insanlar olmasına rağmen, bir farkları var. Onlar, vücutları ve vücudun en önemli organı olan kalp hakkında, olumlu ve olumsuz faktörler ve bu faktörlerin etkileri konusunda daha bilinçli ve farkındalık sahibiler. Bu farkındalık doğrultusunda, kardiyologlar, sadece diyet yapmanın kalp krizi riskini azaltmayacağı görüşünü savunmaktalar.

 

kardiyologlarin_reddettigi_yiyecekler-5

Northwestern Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bölümü Şefi Dr. Clyde W. Yancy’a göre; sağlıklı gıdalar tüketirken, diğer yandan sigara içiyorsanız ve fiziksel olarak aktif değilseniz, konjestif kalp yetmezliğine yakalanma konusunda daha az riskli olmazsınız.

Amerika’da, hazırlanan istatistiksel sonuçlara doğrultusunda, kalp rahatsızlıklarının hem kadın hem de erkeklerde ölümlere neden olduğu ve her yıl 610.000 kişinin – her 4 ölümden birinin –  kalp hastalıklarına bağlı gerçekleştiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, her yıl yaklaşık 735.000 Amerikalının da kalp krizi geçirdiği yine bu veriler doğrultusunda ortaya çıkmaktadır.

Patates kizartması

İyi bir diyet,  daha fazla egzersiz ve en önemlisi de porsiyon kontrolünün olduğu, kapsamlı bir sağlıklı yaşam rutinin parçası olmalıdır. Bu durum, sadece ne yediğimizle değil, hangi yollarla kalori tükettiğimizle de ilişkilidir. Bu doğrultuda, ölçülü olmanın başarının anahtarı olduğu kanıtlanmıştır.

Hiç kimse süper derecede kısıtlı bir diyeti sürdüremez, çünkü beyin bir süre sonra bunu bırakmak isteyecektir. Bu tamamen kimyasal bir bağımlılık sürecini ifade eder. Bu yüzden, yasaklı yiyeceklerle ilgili kesin bir liste yoktur. Örneğin; kırmızı et yemek, her gün bunu devam ettirdiğiniz sürece yanlıştır. Minimal düzeyde işlenmiş, şekersiz ve az tuzlu gıdalara odaklanarak bir beslenme düzeni oluşturmak, bu noktada en iyi ve faydalı yol olacaktır.

Kardiyologların, kalp sağlığı üzerindeki etkileri ve zararlarını göz önünde bulundurarak, tüketiminden kaçındıkları ya da minimum düzeyde tüketilmesini tavsiye ettikleri bazı gıdalar bulunmaktadır.  Kalp sağlığının yanı sıra, genel vücut sağlığını da olumsuz yönde etkileyecek içeriklere sahip olan ve kalori düzeyleri bakımından kilo alma ve obeziteyi tetikleyen bu gıdalar şu şekilde sıralanmaktadır.


1) Şeker ve Şekerlemeler

Özellikle çok miktarda tüketilen rafine şeker vücut için büyük bir zehirdir. İnsülin direncine neden olan şekerlemeler, devamında kilo alımına ve zamanla obeziteye neden olur. Sonrasında ise kötü kolesterol yükselir. Kaslar haricide vücudun şekere ihtiyacı yoktur ve kaslar fazla şekeri depolayamaz. Bu doğrultuda şeker fazlası, vücut kütlesini arttıran yağ hücrelerinde depolanır.

Şekerli yiyecekler


2) Şekerli ve Gazlı İçecekler

Şekerli ve gazlı içecekler, hiçbir besin değeri içermeyen ve yoğun kalori içeren yararsız maddelerdir. Yanı sıra obezite oluşumunda payları bulunur. Diyet içecekler, normal olanlarına göre daha zararlıdır. Bu içecekler, insanı çeşitli yollardan yavaş yavaş öldüren maddelerdir.

Şekerli içecekler kola


3) Cips

Cipsler, ister kızartılmış isterse az yağlı ya da yağsız değerde olsun, kalori yüklü gıdalardır. Patates cipsleri, yağ ikamesi olan sentetik yağlar ile üretildiklerinden, yaşlanmayı hızlandıran gıdalar kategorisinde yer alır. Sentetik yağlar, normal yağ, kalori ve kolesterol içermeseler de, antioksidan özellikteki A, E, D ve K vitaminleri ile karoteonoidlere yapışarak, bu yararlı vitaminleri vücuttan dışarı atarlar.

Cips

Ufak Bir Hatırlatma

Obezite.com sitemizde, sadece sağlıklı yaşam için sağlıklı beslenme desteklenmektedir.

Güncel sağlıklı yaşam araştırmaları ve dünyanın en iyi tıp fakültesi olan Harvard Üniversitesi’nin obezite ile ilgili çalışmaları derlenerek sitemizde yayınlanmaktadır.

Sağlıklı yaşam sevdalıları için linklerini veriyoruz.

Harvard Obezite Serisi için tıklayınız…

Güncel sağlıklı yaşam araştırmaları için tıklayınız…

Lütfen sitemizdeki diğer yazıları da okuyun ve beğendiklerinizi sevdiklerinizle paylaşarak okutunuz.

Sağlıklı yaşam için çalışıyoruz…

Sağlığınıza
Obezite.com Ekibi

4) Kızarmış Yiyecekler

Kızarmış yiyeceklerle ilgili olumsuz pek çok görüş bulunmaktadır. Dr. Yancy’e göre kızarmış yiyecekleri yemek için herhangi bir sebep yoktur. Bu tür yiyeceklerin kardiyovasküler (kalp ve damar sistemi) açıdan hiçbir faydası bulunmamaktadır. Diğer yandan, aynı yağ ile ikinci defa kızartma yapılması durumunda, yağ içeriği kanserojen hale gelir ve bu besinlere de geçer. Yağ moleküllerinin yüksek sıcaklıkta patlaması sonucu serbest radikaller açığa çıkar. Kızarmış besinlerin içerisindeki trans yağlar, vücutta hasarlar oluşmasına neden olur. Kötü kolesterolün yükselmesine, arterlerin daralmasına ve sertleşmesine neden olurlar. Ek olarak, kötü besinlerle beslenme, tiroidin yeterli hormon üretimi konusundaki aktifliğini de olumsuz etkiler.

Kızarmış yiyecekler


5) Alkol Tüketimi

Alkol, çok fazla boş kalori ve şeker tüketiminden başka bir şey değildir. Alkol, kalp krizi ve inme riskini 5 kat arttıran atriyal fibrilasyonu (aritmiler) tetikler. Ayrıca, aşırı alkol tüketimi, karaciğerin kan pıhtılaşmasına yardımcı malzeme üretimini durdurarak, yine ciddi sağlık sorunlarına neden olur.Alkol tüketimi


6) Domuz Eti

Thomas Jefferson Üniversitesi Kardiyak Kateterizayon Laboratuvarı Eş Direktörü Dr. David Fischman domuz etinin içerisinde çok fazla yağ olduğunu belirtmiştir. Domuz etinin içerisindeki nitrit ve nitrat içerikleri, bu besinlerin rengini uzun süre muhafaza etmesin sağlarken, vücuda hiçbir faydası yoktur. Diğer yandan, bu nitrit ve nitratlar kanserojen maddeler olan nitrizominlere dönüşmektedir.

Domuz eti


7) Soğuk Kesim Ürünler (Sosis, Salam, Jambon)

Soğuk kesim ürünler, yine yüksek miktarda sodyum ve yağ içeriğine sahiptir. Dr. Fischman’a göre Türkiye’de bu ürünler daha az yağlı olmakla beraber, tuz oranı çok yüksektir. Bu nedenle, bu tür soğuk kesim ürünlerin fazla tüketimi hipertansiyona (yüksek tansiyon) ve kan damarlarının zarar görmesine ve beraberinde diğer ciddi sağlık sorunlarına da yol açmaktadır. (Dünya Sağlık Örgütü de bu tarz ürünlerin kanserojen olduğuna dair açıklamasını geçen aylarda yapmıştı.)

Sosis salam jambon


8) Sosisli Sandviç

Sosisli sandviç vb. gıdalar, çok yönlü işlenmiş olmaları ve aşırı tuz içermeleri açısından zararlıdır. Bu açıdan, Dr. Fischman bu tür yiyeceklerin hiç kimse için esas gıdalardan biri olmaması gerektiğini belirtmektedir.

Sosisli


9) Hazır Peynirler

kardiyologlarin_reddettigi_yiyecekler-1Peynir, yüksek kalorili bir besin maddesi olduğundan, çok fazla peynir tüketimini sağlık açısından faydalı değildir. Dr. Fischman bu konuda, peynir içeriği yüksek pizza için, bir akşam için telafi edilebilirken, her akşam yemenin sadece kalori almaktan başka bir şey olmadığını dile getirmiştir. Ortalama 6 – 9 gram arası bir peynir dilimi ortalama 100 kaloriye eşitken, aynı zamanda büyük çoğunluğu doymuş nitelikte yüksek miktarda yağ içerir. (Konuda bahsi geçen peynirler; krem peynir, light peynir, labne peynir gibi endüstriyel peynirlerdir. Doğal kaliteli peynirler, zengin protein kaynağı içerdiklerinden dolayı faydalıdır.)

Peynirler


10) Konserve Yiyecekler

Konserve yiyeceklerin tamamı, yiyecekleri korumak adına, yüksek oranda sodyum içerir. Bu nedenle, konserve gıdaların yerine, taze besinleri tüketmek gerekir. Uzmanlar, bu açıdan, ister organik, isterse inorganik olsun, taze meyve ve sebzeleri daha fazla tüketmenin vücut açısından çok daha faydalı olduğu görüşündedir.

Konserve yiyecekler


11) İşlenmiş ya da Dondurulmuş Gıdalar

İşlenmiş ya da dondurulmuş gıdalar, genel olarak kimyasallar, katkı maddeleri ve koruyucular içermesinden dolayı sağlıklı değildir. Taze gıdalar, daha fazla yapı taşı içeriği ile daha yüksek besin değerine sahiptir ve aynı zamanda daha düşük kalorilidir. İşlenmiş ya da dondurulmuş gıdalar ise çoğunlukla yapay tatlandırıcı ve kıvam artırıcılar içerir. Yanı sıra, bu gıdalar yüksek seviyede sodyum yüklemesi ile üretilirler.

İşlenmiş dondurulmuş besinler


12) Pişmiş Hazır Gıdalar

Pişmiş hazır gıdalar yüksek yağ ve şeker oranı beraberinde yüksek kalori içeren yiyeceklerdir. Hazır pişmiş gıdalarda, firmalar 0.5 gramı aşmayan trans yağları içerik listesinde belirtmediğinden, besinlerin gerek yağ değerlerini ta olarak görmek mümkün değildir. Bu nedenle, uzmanlar, bu tür gıdaları hidrojenize yağ yerine tereyağı kullanarak ve şeker miktarını azaltarak evde hazırlamanın daha doğru olacağını savunmaktadır.

Pişmiş hazır gıdalar


13) Mikrodalgada Pişirilen Hazır Yemekler

Mikrodalgada ısıtılan yiyecekler, kutulu hazır yiyecekler kategorisinde yer alır. Daha çok akşam yemeklerinde hızlı öğün olarak kullanılan bu hazır ürünler sağlık açısından herhangi bir fayda barındırmayan, tam tersine içerikleri ile zararı olan gıdalardır. Genel olarak, bu tür yiyecekler yine yüksek oranda sodyum katkısı beraberinde yüksek kalori içeriğine sahiptir.

Mikrodalga firin yiyecekleri


14) Dondurma

kardiyologlarin_reddettigi_yiyecekler-3

Kilolarından şikâyetçi olan pek çok kişi dondurma tüketimini sürdürmektedir. Oysa uzmanlar, dondurmanın yüksek kalori ve yağ içerdiğini ve bu doğrultuda yüksek kolesterolü tetiklediğini ortaya koymaktadır. Bu açıdan özellikle şişmanlıktan şikâyet eden kişilerin dondurma tüketiminden kaçınmaları gerekir.

Dondurma


15) Enerji İçecekleri

Enerji içecekleri de kardiyologların tüketimini onaylamadığı içecekler arasında yer alır. Enerji içeceklerinin özellikle alkolle karıştırılarak tüketilmemesini tavsiye eden uzmanlar, her iki durumda da bu içeceklerin kalori ve şeker yönünden çok yüksek değerlere shaip olduğunu söylemektedir. Ayrıca, enerji içecekleri yüksek miktarda kafein içermesi yönüyle de, yüksek kan basıncı ve kalp krizine yol açan en tehlikeli yasal içeceklerdir.

Kutu enerji içecekleri


Ufak bir rica: Eğer makaleden faydalandıysanız, sevdiklerinizin de faydalanması için lütfen paylaşınız. Sağlıklı yaşam için bir adım da siz atın. Şimdiden paylaşımınız için çok teşekkür ederiz.

Genel olarak kardiyologların tüketmedikleri, reddettikleri ürünlerin listesi bu şekilde. Bunun dışında kalan; taze ve doğal sebze, meyve, yumurta, baklagiller, kuruyemişler ve baklagiller gibi birçok besin maddesi doktorlar tarafından tüketilmektedir.

Kaynak: http://www.theactivetimes.com/

Kategoriler
Obezite Obezite Araştırmaları

Şeker Endüstrisi ve Kalp Hastalıkları

Şeker endüstrisi ve kalp hastalıkları hakkında detaylı bir yazı… Kalp hastalıkları, günümüzde halen geçerliliğini koruyan ve kalp damar rahatsızlıklarından ritm bozukluklarına, dolaşım bozukluklarından kalp krizine pek çok hastalığı tetikleyen ve ani ölümlere neden olan rahatsızlıklardır.

Bu noktada, yanlış beslenme düzeni, sigara ve alkol tüketimi ve hareketsizlik gibi pek çok faktör koroner kalp ve damar hastalıklarının risk faktörleri arasında gösterilmektedir. Koroner kalp rahatsızlıklarının ortaya çıkışını hızlandırdığı söylenen faktörler arasında temelde tartışılan iki olgu söz konusudur. Bunlar doymuş yağlar ve şeker tüketimidir. Doymuş yağ tüketiminin zararlı olduğunu savunanlar, bu yağ asitlerinin kolesterolü arttırarak kalbe zarar verdiğini öne sürerken, farklı görüşler ise kalbin en büyük düşmanı olarak şeker tüketimini göstermektedir.seker_endustrisi_ve_koroner_kalp_hastaligi-1

 

Kalp Rahatsızlıkları Risk Faktörleri

1950’li yıllarda koroner kalp rahatsızlıklarına bağlı ölümlerin artışı, kolesterol, fite steroller, aşırı kilo alımı ve obezite, amino grup asitler, yağlar, karbonhidratlar ile vitamin ve mineraller de dâhil pek çok besin grubunun kalp üzerindeki risk durumu araştırılmaya başlanmıştır. Bu araştırmalar ışığında öne çıkan faktörler, ilk yapılan araştırmalar dâhilinde, daha çok doymuş yağlar ve kolesterol dengesiyle ilişkili olmuştur.

Yanı sıra, doymuş yağ tüketimin kolesterolü yükselttiği tezi ortaya atılmış ve kişilerin doymuş yağ içeren gıda maddelerinin tüketimini kısıtlayarak kolesterol düzeyini dengede tutabilecekleri ve bu sayede koroner kalp rahatsızlıklarından korunabilecekleri savunulmuştur.  Daha önceleri kalp hastalıklarının nedeni olarak yağ ve zararlı alışkanlık kullanımının birincil planda tutulması ve buna hareketsiz yaşamın eklenmesi açısından, şekerin yol açtığı zararlar geri planda kalmıştır. Koroner kalp hastalıkları konusunda şekerin risk faktörü oluşturduğu tezi ise sonraki yıllarda öne çıkan bir bulgu halini almıştır.

seker_endustrisi_ve_koroner_kalp_hastaligi-2

Doymuş yağ tüketimine bağlı kolesterol yüksekliğinin koroner kalp hastalıklarını desteklediği daha çok şeker endüstrisini destekleyen çalışmalarda öne çıkar. Oysa bu endüstriden bağımsız çalışmalar, şekerin bahsi geçen kalp rahatsızlıkları üzerinde çok daha ciddi risk oluşturduğunu göstermektedir.

1960’lı yıllarda öne atılan tezlerin geçerliliğine yönelik devam eden çalışmalar sonucunda, 1980’li yıllarda şeker ve şeker içeren gıda maddelerinin koroner kalp hastalıklarına neden olduğu görüşü daha da önem kazanmaktadır. Sonrasında, şeker tüketimine bağlı rahatsızlıklar daha çok inceleme konusu olmuştur.  Bu doğrultuda, şeker endüstrisinin, şeker ve şeker türevi gıdaları olumlu gösteren ve şekeri faydalı kılan promosyon ve satış kampanyalarını göz ardı eden araştırmalara ağırlık verilmiştir.

Şeker Endüstrisinin Araştırmalardaki Rolü

seker_endustrisi_ve_koroner_kalp_hastaligi-5

Şeker endüstrisi, gerek pazar payı, gerekse mevcut tüketimde hedeflenen ve arzu edilen satış hacmi doğrultusunda koroner kalp rahatsızlıklarının nedeninin ya tüketimi ve kolesterol olduğunu savunmaktadır.  1950li yıllardan bu yana yapılan çalışmalar, bu anlamda şeker endüstrisi kurucuları ve yöneticileri ve karşıt görüşteki bilim adamlarının tartışmaları ışığında giderek farklı bir hal almıştır.

O dönemlerde şeker endüstrisi kurucuları, yağ tüketiminin azaltılmasının genel sağlık ve beraberinde kalp sağlığını koruyacak doğru kolesterole kavuşmak için gerekli olduğu savunmuşlardır. Bu anlamda, şeker tüketiminin kişilerin günlük hayat içerisinde ihtiyaç duydukları enerjiyi sağladığını ve bu anlamda vücuda fayda sağladığını ifade etmektedirler.

Son dönemlerde ortaya çıkan belgeler, 1960’lı yıllarda şeker endüstrisi içerisinde yer alan şirketlerin bilim adamlarına araştırma bulgularında değişiklik yapılması yönünde para ödediğini ve bu doğrultuda koroner kalp hastalıklarının asıl sebebinin doymuş yağlar olarak gösterdiklerini ortaya çıkarmıştır. ABD Şeker Derneği olarak bilinen bu kuruluşun ortaya attığı görüşler bugün bilen halen bazı çevreler tarafından savulsa da, temelinde ticari kaygılar neticesinde savunulduğu düşüncesi daha ağır basmaktadır.

Ödeme yapıldığı iddia edilen bilim adamları tarafından şeker ve kalp hastalıkları arasında bir bağlantı olmadığı tespit edilmiş ve kalp hastalıklarının esas sebebinin doymuş yağlar olduğunun gözlemlendiği belirtilmiştir. Oysa yapılan araştırmalarda, şeker ve doymuş yağ yönünden azaltmış oranlarla diyet yapan bireylerin karşılaştırılması sonucu, şeker tüketimin vücut iyileşmesine çok daha çabuk etkiler sağladığını göstermektedir.  Diğer yandan, diğer görüşler ise, sükroz ve sakaroz içeriğine sahip besin maddelerinin kandaki kolesterol seviyesine etkisinin büyük olduğunu ve bu açıdan koroner kalp rahatsızlıklarına neden olduğu görüşünü sunmuşlardır.

seker_endustrisi_ve_koroner_kalp_hastaligi-3

Şeker konusunda endüstri otoriterlerinin savundukları bir diğer olgu, şekerin gerek enerjiyi sağladığı ve bu açıdan insan yaşamının gerekliliğini ve devamlılığını sağlayacak enerjiyi sağladığı yönündedir. Oysa yapılan ek araştırmalar ve beslenme uzmanlarının görüşleri, vücudun ihtiyaç duyduğu enerjiyi temel olarak karbonhidratlardan sağladığı ortaya çıkmıştır.

Bu anlamda, gerek normal ve sağlıklı bir beslenme düzeni içerisinde, gerekse diyet programlarında şeker ve şeker içerikli besinlerin en az gerekli gıda maddeleri olduğu, pek çok sağlık kuruluşunca kabul edilen bir görüş olarak geçerlilik kazanmıştır.

Geçmiş dönemlerde yapılan araştırmaların aksine, bilim adamları, beslenme uzmanları ve doktorların birçoğu şekerin kalp hastalılarına neden olduğu görüşünde birleşmektedir. Şeker içeriği yüksek rafine karbonhidratlar ve şekerli içecekler ile tatlandırıcı maddelerin kalp hastalıkları için büyük risk oluşturduğu da ifade edilmektedir.

Diğer yandan şeker endüstrisinin satış hacmi ve ticari kazanç amacıyla baskı kurarak bilimsel çalışmalara olan müdahalesinin bugün pek çok alanda halen devam ettiği de aşikârdır. Bu anlamda uzmanalar, endüstriler tarafından yürütülen ya da desteklenen bilimsel araştırmalarının doğru ve tarafsız verileri yansıtmadığı ve bu verilere tam anlamıyla güvenilmemesi gerektiğini söylemektedir.

Kalbin Düşmanı Şeker mi Doymuş Yağlar mı?

Yağ – şeker kolesterol üçlüsü ve koroner kalp hastalıkları arasındaki ilişki günümüzde halen farklı görüşlerle incelenmeye ve tartışılmaya devam etse de pek çok görüş şekerin kalp açısından oldukça zararlı bir gıda olduğunu ve bu gıdaların kalbi savunmasız hale getirdiği ortaya çıkmıştır.

Çalışmalar sunucu yüksek sakaroz tüketimi ile koroner kalp hastalıkları arasında pozitif bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bunun yanı sıra şekerin ana bileşeni sükroz sağlıklı bir insan vücudundaki kolesterol ve trigliserid seviyesini arttırdığı da gözlenmiştir. Bu durumda yine koroner kalp hastalıklarına karşı şekerin ciddi bir risk faktörü oluşturduğunu gözler önüne sermektedir.

seker_endustrisi_ve_koroner_kalp_hastaligi-4

Geçmiş dönemlerde başlayan ve bugüne kadar süregelen araştırmalar, koroner kalp hastalıklarının temel risk faktörünün rafine şeker ve şeker içerikli içecek ve yiyecekler olduğunu göstermektedir. Yağ tüketimi ise doğrudan bir etkiye sahip değildir. Diğer yandan, doymuş yağ oranlarının yüksek kolesterole olan etkisi göz önünde alındığında çoklu doymamış yağların doymuş yağlara alternatif olabilecek çeşitliliğe sahip olması ve kolayca bulunabilir olması da bu anlamda düzenli ve sağlıklı bir beslenme dengesi oluşturmak açısından fayda sağlamaktadır.

Şeker tüketimi dolaylı olarak ta koroner kalp hastalıklarını tetiklemektedir. Şeker tüketimi sonucu vücutta salgılanan insülin miktarı, fazla tüketimde çok daha fazla olmaktadır. Gereken insülin ihtiyacını karşılamak için daha fazla enerji harcayan vücutta kan şekeri hızlı bir şekilde düşer.

Sonuçta da çok daha fazla ve sık açlık hissi ortaya çıkar. Devamında ortaya çıkan obezite ile koroner kalp hastalıklarının ortaya çıkışını hızlandırır Yapılan araştırmalara obezite problemi yaşayan kişilerin kalp krizine yakalanma oranlarının çok daha fazla olduğunu göstermektedir.