fbpx
Kategoriler
Obezite

Kocan Kadar Değil Kilon Kadar Konuş

image

Bir insan hayatı boyunca birçok şey inşaa edebilir. Bir vücudu, bir evi, sıfırdan bir işi, bir kişiyi, en önemliside insan kendisini inşaa eder. Kendini inşaa ederken neden imar projene giren insanları kaçak inşaat malzemesi gibi ucuz yoldan seçtin? Çimento su ile karılmadan malaya yapışmaz iken, sen halka bile mâl olmamış insanları; koca göbeğini karantina altına aldıklarında, taktıkları kırmızı şeriti üstlerine doğru çek, gerekirse mumyala!

Anubis ölülerin koruyucusu olup insanları dışarıya karşı kötülüklerden korurken bende seni dışarıya atman gereken kötülüklerden koruyan baş elçin olacağım. O zaman bu insanları hayatından alan dışı etmenin zamanı geldiğini düşünmüyor musun?

Decartes’in de dediği gibi: “Düşünüyorum o halde varım!”. Ben de düşünüyorum ki; “başka insanlar için varsın!”. Kendini inşaa ederken hiç bir malzemeden çalmadan, özenerek domino taşı gibi vücuduna bir bir emek taşlarını dizdin. Sonra ne oldu? Karşıda kendisini taş fırın erkeği sanan oysaki fırıncı olsa, ocağın altına yakılması için yağ tulumu olarak bile işlev görmeyecek taş kafalı insanların mutluluğu için yaşar oldun. Çünkü o senin “BEYİN!”. Yeri geldiğinde senden beyin soğancığını çıkartıp yemeğe atmanı isteyen adam olacağı zamanda gelecek.. Ama o zamana gelmeden önce neler yaptın gel bir bakalım.. ?

Kendi inşaatını yapmaya başlarken dışardan yargıyla bakan insanların mı yoksa kendi terazine mi inandın? Hangisinin onu yapma bunu yap sen onu başaramazsın dediğine inandın? İnanmadın.. Çünkü kendinin mimarı, işçisi, müteahhitide sendin. Sonra ne oldu? Amele gibi geceni gündüzüne kattığın vücudunu şekle soktun. Tam boyayı yapacaktın ki.. Tak kapı çaldı.. “Kim o? ” demeye kalmadan hayatına inşaa edeceğin evin sahibi geldi.

Borsanın düşüşüne mi üzüleyim yoksa senin daha hiç çıkamadığın zirveden düşmene mi? Herkes hayatta terfi alırken seninkisi; kendi evinde birden kiracıya dönme ve hayatına giren kişininde ev sahibi olması yönünde değişti. Biz buna psikolojide regsesyon, halk diliyle geriye dönüş köleliği diyoruz!

Bir anda domino taşını yanlış yere yerleştirdin ve amelenin kafasına çimentoyu düşürdün. İşçi kasketsiz gezerken cahil oluyorsa peki sen ne oluyorsun? Sadece vücudunun %2’sini taşıyan beynin yerine alışveriş poşeti mi taşıyorsun? Onun istekleri doğrultusunda yaşamaya başladıktan sonra ikinizin şarkısı olan ekmeğe tuz banar gibi sözleri yerini, yemeğin pişmesini beklerken yediği ekmek arası tuz almaya başlar. Doğru ya siz aşk kırıntısıyla doyma vaadleriyle evlenmiştiniz. Her evlilikte olmasa bile senin evlilik inşaatına çoktan mühürü vuran adam birde inşaatına kaçak kat çıkıp onun isteklerine göre yaşar hale getirdi seni. Hani gönlüne salıncak kurup oturtacaktı? Hani senden çocukları olsun istiyordu, tahtına onları oturtturacaktı ya sen bu saatten sonra 5 dakika yerine oturursan, fasulye kır, pirinç ayıkla sana yine rahat yok..

Bir zamanlar koşmaktan, ağırlık kaldırmaktan, spor yapmaktan acıyan vücudunun yerini vicdan acısı almaya başlar.. Şimdi kafana istediğin kadar işçi kasketini tak. Bir kere elinden gittikten sonra geri gelecek mi? Yutkunarak “hayır” dediğini duyar gibiyim…

Artık başkasının mutluluğu için kendinden fedakarlık etme değil, kendin için bu zamana kadar yapmadıklarından fedakarlık etme vakti geldi. Vücudumuzda her zaman büyüyen tek organ olan burnuna iyi bir şey yap ve artık yemek kokusu yerine doğayı kokla.. Nasıl mı? En yakın çöp konteynırına kocanı at ve üstüne “geri dönüşümü yoktur” yaz. Hayali bile sen gülümserken 17 kasını çalıştırmana sebep olduysa yapmış kadar olduğunu varsayıyorum. Temeli sağlam olmayan her iş ve ilişkinin gideceği tek yer maloz çöplüğü, senin gideceğin tek yer ha-va-ala-nı sana lazım değil yeni koca adayı eşliğinde yeni hayatının kapılarını sana sunuyorum. Yeni bir hayata başlamak için karanlıktan aydınlığa geçmenin saatini mi sayıyorsun? Karanlığı aydınlığa çevirmek için cevher olacak ışığa gerek yok. Zekaya gerek var…

Saygılarımla…

Cansu CENİK

Kategoriler
Obezite

Geçmişten Geleceğe Kilo Alma Evreni

Geçmişten bugüne kadar birçok insan annem beni 3.750 kg doğurmuş, 4 kg doğurmuş, 5 kg doğurmuş derken yok mu arttıran? Var daha bitmedi. Kemiklerim iri benim, teyzeme çekmişim oda benim gibi toplu bir bayan, amcama çekmişim oda benim gibi kalıplı (130 kg) arkadaşım sen çanak anten misin?

İşine gelen konuları çekip, işine gelmeyen sağlığınla alakalı konuları çekmiyorsun? Halk arasında biz buna kısaca “maymun iştahlılık”diyoruz. Maymunlardan gelme sürüngen bir beynimiz vardır. Sağ ve sol lob olmak üzere 2’ye ayrılır. Sağ olan duygusal sol olan ise mantıksal düşünür.

Kendini kandırmak isteyenler ise 2 lobun ortasındaki sulanmış beyinlerinde yüzerler. “Maymun İştahlılık”demek “merak etmek, yeni bir şeyler için keşfetme heyecanı”demektir.

Ama maalesef ki ülkemizde bu durum yeni bir şeyler öğrenme, kendini geliştirme konusunda değil vücudunu, maymun iştahlılık bünyesinde nasıl daha çok yağlandırırım, kiloma kilo katıp, heyecan duygusunu nasıl öldürüp, yanında bir çok hormonsal bozukluğa yol açarım diye uğraş edip, 1 gün sağlıklı beslenmeye karar verip o günün akşamında bir elinde x bir markanın çikolata kavanozunu alıp diğer bir eliylede ekmek alıp bozan insanlar sıfatı altında geçiyorlar.

Bu insanların çoğu şimdilerde çocuk sahibi olmuş. Tehlikenin farkında mısınız?

Çocuklarını, bebeklikten yetişkinlik evresine gelene kadar elleriyle beslemeye çalışan anne ve babaları çocuklarının sürekli bir iştahsızlık yaşayacağı korkusuyla ellerine sağlıksız paketli ürünleri vererek yetiştirmesi, halk diliyle biraz daha “tombul” olsunlar diye kilo aldırıcı sağlıksız yiyecek ve ek takviyeler vermesi tamda sürüngen beynin yapacağı cinsten bir iştir.

Bu durum beyinlerinde geçmişten günümüze gelene kadar ne kadar kilo o kadar sağlıklı düşüncesi bir köşeye sıkıştırılmış gün yüzü bulmayı bekleyen duygulardan oluşur. Kemiklerini bilmem ama yağ oranın oldukça kalınlaşmış, bu kalınlıkta yüzünün sadece kaş, göz, burun ve ağızdan oluşmasına yol açmış.

Nerden mi biliyorum? BOYNUN YOK! Yok arkadaş sadece üst gövdenle kafan birleşmiş çenen yemek yemekten üst gövdene kaymış… Sen gidip Kartalkaya’da ya da Uludağ’da kaysana, spor yapmak sadece yüzme, koşma, ağırlık kaldırma ve yürüyüşten ibaret değildir. Kendini yemek yeme zorunluluğunda hissettiğin gibi spor yapma konusunda da zorunlu hissetmelisin.

Yurtdışından dayın sana Alman maması gönderdi diye mi küçüklüğünden bu zamana kadar böylesin sanıyorsun? Hayır! Bilinçlenmek istemeyen anne ve baban yüzünden, bilinçsiz anne ve baba olma yolunda olduğun için böylesin. Sorarlar adama “belli bir yaştan sonra neden bu kiloların önüne geçmedin?”diye.

Çevrende kilo veren insanları gördükçe benimde “yağlarımı” geçtim. “Kalın kemiklerim”erir mi acaba, diye düşünmedin mi? En kolay örnek; küçükken büyük bir hevesle alıp beslediğin köpeğin sen bakmayıp, yemek vermeyince cılızlaşmadı mı? Hastalanmadı mı? Ona tasma takıyorsun senin ağzına ne takmak gerek? Susturucu mu? Emzik takayım onu em, iradene sahip çıkamıyorsan çünkü küçükken seni öyle alıştırdılar yadırgamazsın.

Senin ağzına ballı, kaymaklı emzikleri veren annen kadar cömert olmam yalnız bu durumdan kurtulman için en büyük destekçilerinden birisi ben olurum. Yemek yemek güzel geldi değil mi? Bende çok seviyorum ama tabak tabak yemek yemeği değil, porsiyona bölerek yemeği seviyorum.

Kahvenin yanında kremalı pastaları yemek vazgeçilmezin oldu değil mi? Kahvene 3 şeker atmazsan aman kısmetin kapanır. Bunları yerken 3 kg fazlam var veririm, diğer hafta 5 kg fazlam var aradan koskoca 3 ay geçti 15 kg fazlam var veririm evresine mi geldin? Yolun neresinden dönersen kardır.

Beyninin sana küçük oyunlar oynamasına izin verme. Ben küçüklüğümden beri kiloluyum bu benim kaderim deme. Herkes kendi kaderini kendisi yazar. Nereden mi biliyorum? Kendimden tabiikide. 4 ay içerisinde sağlıklı beslenerek ve spor yaparak sarkmadan sıkılaşarak 21 kg verdim. Sürüngen beynime kilit vurdum ve klişelere son verdim.

Birgün çok yiyor diğer gün az yiyor sürekli kilo alıp veriyor ve vücudunu mu çatlatıyorsun? Ceviz kıracağı mı senin vücudun yazık değil mi? Kilo alıp veriyorsan metabolizman çalışıyor demektir. Ben metabolizmanı çalar saat gibi tekrardan kuracağım seni yeni bir yazılım programı gibi tekrardan yazacağım.

Hayatın size oynadığı en büyük oyunlardan biriside kıyafet alırken beden ölçünüzdür. 32den başlar, 58e kadar uzanır gider. Rakamlar seninle dalga geçer, seni oyuna getirip 36 beden birisiyle 44 beden birisinin aynı elbiseyi giymesi için beden tablosu oluşturması gizli içerikli bir oyundur.

Aynı kumar gibidir. Vücut kilolarla oynadıkça daha çok oynama isteği gelir konumuzun başında değindiğim”maymun iştahlılık”evresi başlar sayıları gördükçe kumarda güven gelir, bedende de aynı durum söz konusudur. Size”bu kıyafet oluyor zaten bana aynısının 42side var olmazsa 44ünü alırım”dedirtir.

Seni 44e sokar sonra hızını alamazsın vücudun 46ya girmek ister. Bu sefer yüksek rakamlar sana kazandırmaz, kaybettirir. Sen şu an bilinçlenip kilo vermek istemesen bu yazıyı sana sonuna kadar kimse okutturmazdı değil mi? O zaman kimseyi dinleme.

Hayatına yeni bir yön kazandır. Kilolu doğulmaz, sonradan olunuru umarım iyice anlamış ve idrak etmişsinizdir. Başarmak için “maymun iştahlı”olun. Herkes kaybeder ama herkes kazanamaz sadece tek bir taraf kazanır. Bir sonraki postumda görüşmek üzere!

Sevgilerimle Cansu CENİK…